Akhaemenid’lerin
batı’ya doğru düzenlediği ilk sefer Lydia içlerine doğruydu, Lydia Kırallığının
baş kenti Sardis’in ele geçirilmesiyle, Batı Anadolu satraplığı olan Sparda’ın
merkezi haline dönüştü. Sardis Yunan kıyı kentlerine girişte
http://sarpedonpasha.blogspot.com/2013/06/akhaemenid-donemde-lydia-1.html, yönetilen bir üs
haline getirildi ve Ionia İhtilalinden sonra bu üs M. Ö. 490 ve 480’lerdeki
Yunan anakarasına düzenlenen Pers seferleri için de üs olarak kullanıldı. Pers
yönetiminin varlığı, iki yüz yıldan fazla olmasına rağmen, hala tam olarak
anlaşılamamaktadır. Kanıtlar üzerindeki
geçerliliği olası bir inceleme bazı göze çarpıcı özellikleri
gösterebilir.
Yaklaşık elli yıldan beri yürütülen
kazı ve araştırma çalışmaları projeleri akhaemenid yönetimi altındai Sardis
hakkında önemli bazı gerçekleri yansıtmaktadır. M. Ö. 7. Ve 6. Yüzyıl’a ait bol
katmanlı tabakalar, Mermenad Kırallığının yönetimi altındaki Sardis material
kültürüyle ilgili zengin örnekler sağlar. Bol miktardaki boyalı ve monokrom
seramik geleneği, pek çoğunun formu Yunan kaynaklı seramklere dayanmakla
birlikte, boyama bezemeli olanların Anadolu Demir Çağı ve Yunan kaynaklarına dayanmaktadır. Lydia
yapıları temelde moloz, kereste ile güçlendirilmiş kerpiç duvarlardan yapılır
ve çok renkli bir şekilde bezenmiş, kalıpla yapılmış mimri terrakottalarla,
evlerde ve ticari mekenlarda olduğu gibi, kaplanırdı. Tümülüslerin etrafında
kare palka taşlardan oluşan duvar işçiliği görülmektedir, bunlar terasları
kuvvetlendirmek için yapılırlar. Bu duvarlar canlı bir biçimde İran‘da
persapolis ve diğer yerlerdeki Lydia’lı taş ustalarının varlığını
örneklendirmektedirler.Kerpiç, kaplama taş işçiliğini bir araya geyiren
duvarlar M. Ö. 457’deki Kyros’un kuşatmasının içinden ele geçen mühürlü
seramiklerden anlaşıldığı kadarıyla, savunma sistemindeki tek parça kuleler
yapılmıştı. Mimari ve plastik eser parçaları kabartma ve heykeller daha sonrak
yapılarda devşirme olarak kullanılmıştır.
Bu buluntular, Lydia’lı heykeltraşların ve bina işçilerinin mermer
ve kireç taşından iyi kalitede yapmış oldukları eselerdir.
Bütün bunlara rağmen, Sardis’tek I araştırmacılar henüz oldukça az
sayıda akhaemenid sitilde kabul edilebilecek şeyler bulmuşlardır. Buradaki ilk
kazılar I. dünya savaşı öncesinde yürütülen
Paktalos ırmağı kenerı boyunca uzanan yarlardaki, geniş ölçülere sahip
nekropol’ün kazılması sırasında, soyulmamış olarak ele geçirilen bir kaç
yuvarlak mezarlardan Akhaemenid tipte objeler bulunmuştur. Geç 6. yüzyıl’dan 5.
yüzyıl’a uzanan işgal tabakalrında ayıdedici özellikte Pers objeleri oldukça
nadirdir. M. Ö. 7. ve 6. yüzyıl Lydia kırallığının dekoratif teknik ve
motiflerin, formların yer aldığı seramikler devam eder, derece derece basit
formlar olas da bunların içinde sıklıkla yer alan Pers kasesi, sığ phialeler
hariç, bunlar bronz ve gümüş olanlarla büyük benzerlikler gösterirler. Sardis
kyros’un kenti ele geçirmesinden sonra başlıca Akhaemenid para basma
aktivitesine devam eden kent olmasına rağmen, sadece şimdiye kadar tek bir
gümüş siglos bulunmuştur.Akhaaemedid özelliği göstere bu objelerin azlığı Lydia’lı
yerli popülasyon üzerindeki Pers kontrolünün yokluğundan kaynaklandığını
yansıtabilir, fakat bu durum dilde, dinde ve sanat alanındaki toloranstan
kaynaklanmaktadır ve diğer satraplıklardaki insanları da kendi aktivitelerine
izin verdiklerini gösterir.
Bu durun elbette
asrdis’in şimdiye kadar kazılan yerleri için kabul edilebilir bir
durumdur. Henüz herhangi bir garnizon
bölgesi bulunmamış, satrap’a ait bir konut izine rastlanmamıştır. Sardis’te her hangi bir satraplıga ait
arkeolojik verilerin aza olması oldukça ilginçtir ; satraplık arşivi
bulunamamıştır, değerli kaplar üzerinde yazılı bir satrap ismi bulunamamıştır,
Tüm bunların olasılıkla akropolis’in kuzey yamacında bir yerde ya da kazılmayan
yerlerde uzanıyordu. Mezarların bir satraplık sahsiyetine ait ayırd edici
nitelikleri yoktur. Fakat satraplık varlığı, Sardis’in satraplık merkezi olarak
gelişimi, Sardis’in sosyal organizasyonu üzerindeki etkisi görülmektedir.
Kyros zaferinden sonra Sardis’re tabalasos2u bıraktıktan sonra
Lydia’lı Paktias’a diğer Lydia’lıları ve kroisos’un altınlarını getirmek üzere
görevlendirilmişti. Bu olay belkide ilk defa yetenekli Lydia’lı sanatçı
takımının, taş ustalarınıb, marangoz, belkide heykeltraşların ilk defa
Sardis’ten Pers ülkesine, Kyros’un Pasargadae ve dareios’un Susa’daki
anıtlarının ve saraylarının yapımında yer aln çalışma takımlarında yer alan
kişilerin bu sırada gitmiş olabileceklerini gündeme getirir.
Oroites’in isyanının Dareios’un Behistun Yazıtlarındaki isyancı
kentler arasında bahsetmemesi ilgiçtir. Persepolis Kuruluş Tabletleri arasında
Sardis’ten Persepolis’e yapılan bir yolculuk hakkında döküman bulunmuştur. Bu
M. Ö. 494 yılında Medli Datis’in yolculuğu olmalıdır. Başka bir döküman da M.
Ö. 500-494’lerdeki Sardis’ten persepolis’e harekat eden başka bir insandan
bahsedilir. Bir Sardis’li adam çalışmak ya da yolculuk etmek için imparatorluk
merkezine gider. Bu dökümanlar Sardis’in imparatorlıuk merezi ile yakın
ilişkide olduğunun bir göstergesidir. Aynı zamanda Sardis’li insanların
imparatorluğun merkezinde, isyan zamanında dahi yaşadıkalrını ve çalışmış
olduklarını gösterir. Başka iki tablete sardis’lilere yapılan ödeme kayıtları
bulunmaktadır. Persepolis’e uzak olmayan Kurra’daki, ödenen tayın kayıtları
bulunmaktadır. Başka bir ödeme tabletinde Sardis’ten gelen uzman, sanat erbabı iki
adama, halapazi yapan, sıra dışı güzellikte ne olduğu belli olmayan, bu
adamlara 1,5 aA un, ki bu başarı işlere verilen normal tayındır, verilir.
Böylece bu dökümanlardan Sardis’ten getirilmiş başarılı sanatçıların varlığı,
doğramacılar ve taş ustaları Susa’daki kuruluş tekstlerinde ve Pasargadae’den
hatırlanmaktadır.
Dareios ve Xerxes Sardis’I Yunanistana karşı olan savaşlarında ana
nokta olark kullanmışlardır. Xerxes M. Ö. 479 yılında Sardis’te kalmış bu
yüzden birlikleri ve kendisini ikametini
ve güvenliğini sağlamaya elverişli, bu
yılda yeteri savunma sistemine sahip olmuş olalıydı.
M: Ö. 498/7 ‘de Samos’luların isyanı sırasında Lydia’lıların bu
isyana karışmadıkları görülür. Bu ya buranın asimile olduğunu ya da Akhaemenid
hegomanyasının varlığının kabul edildiğini gösterir.
Sardis’in kültürel tarihi açık bir şekilde karışık ve kopleks bir
etkileşimin var oladuğunu gösterir. Yerel sosyal organizasyon, Akhaemenid
dönemde belirleyici olarak değişmiştir, yerel kültür ile doğu-batı
düşüncelerinin yarttığı eklektik ve akılcı yeni bir sistem gelişmiştir. Şimdi
bu sistemin gelişmesini sağladığını düşündüğümüz arkeolojik verilere bir göz
atmak gerekmektedir:
SERAMİK
Sardis’ten ele geçen seramik buluntular perslerin kente
gelmelerinden sonraki kontekslerden ele geçer. Bu formların M. Ö. 3. yüzyıl sonlarına kadar kullanıldığı
anlaşılmaktadır. Belirgin formlar üzerindeki incelemeler sosyal değişimin
sosysl hiyarerşi boyunca uzandığını, Akhaemenid kaseleri olarak adlandırılan
küçük kaliteli seramiklerden analaşılmaktadır. Bu tarz seramikler Mezopotami ve
Iran’da bin yıldan buyana kullanılıyor olmasına rağmen bu tarz kaplar Sardis’te
sadece Akhaemenidlerin kenti ele geçirmesinden sonra ele geçer. Sosyal pratikler yavaş yavaş değişmeye
başlar. Lydialıların içki kapları Lydia skyphosları iken daha sonra bu
skyphoslarla birlikte Akhaemenid kaseleri de kullanılımaya başlanır, bu oran
Lydia skyphoslarından daha fazladır. Bu kaplar popülaritelerini Hellenistik
Dönem boyunca kaybetmeezler. Akhaemenid Dönemde kaplar daha ince cidarlı ve iyi
pişmiştir. Black-on red sitilinde değil sadece astarlıdırlar. Keramiklerdeki
değişim diyet alışkanlıklarında da değiştiğini bir göstergesiydi. İnce duvarlı,
düz dipli yemek kapları ve derin kaseler, dar ayaklı kaplardan çok insanların
Akhaemenid Dönemde daha çok sıvı yiyecekler tükettiklerini gösterir. Aynı
kentteki insanların kabaca aynı yiyecekleri tükkettikleri düşünülür ama
Satraplık merkezinde bulunan insanlar Lydia Döneminde yaşayan insanlardan daha
farklı yiyecekler hazırladıkları görülmektedir. Bu durum Pers geleneklerinin
Lydialılar tarafından kabul gördüğünün bir göstergesidir. Bu kaplar elit
olanları olmayanlardan ayıran bir özellikti. Bu kaplar sadeca belli atölyelerde
üretiliyordu; özel bir stardizasyona
sahip ve başarılı üretimlerdir, tek tiptedirler. Sardis bazı lokal
gelenenklri devam ettiren aynı zamanda bazı doğu geleneklerini yeni ekelektik
materyal kültürden etkilenen bir kentti. Buradaki Yunanistan kaynaklı
seramikler Daskyleion’dakilere oranla daha azdır. Seramik verilerine bakarak bu
dönemde Sardis’in çok fazla Hellenize
olmadığı görülür Akhaemenid kaseleri yeni sosyal kimlikle ilişkilidir. Bunalar
yeni sosyal hareketliliğin, kütürlrlenmeyle ilişkili olarak, bir göstergesidir.
MİMARİ
Sur Duvarı:
Sardis’te büyuük duvarlar serisi bulunmaktadır. Antik kaynaklaradan
edidiğimiz betimlemelerle arkeolojik veriler birbiriylr tutarlıdır. Persler
sardis’e geldiklerinde zaten bir sur duvarı bulunmaktaydı, Akhaemenid Dönemede
Sardis Akropolis’ı başka bir duvarla güçlendirilmişti. Paktiyas ve tabalasos olayı Akhaemenid
Dönemde akropolis’in ayrı ayrı duvarlarla çevrili olduğunu gösterir.
Artaphranes’in M. Ö. 499’da aşağı kent yıkılmasına karşın akropolis’i
Ionia’lılara karşı elinde bulundurması çoklu hlka halindeki sur duvarlarını
göstergesidir.Alexsandros kenti alamaya geldiğinde üçlü sur duvarlarını
gördüğünü Arianos’un Anabasis’inden bilmekteyiz. Bu surlardan aristoltales’te
bahseder. Yıkımdan sonra tekrar bir onarım görürü çünkü imparatorluğun batıdaki
merkezinde birliklerinin yer alması için güvenli bir yere ihtiyaç vardı.
Ev Mimarisi:
Akhaemenİd dönemdeki ev mimarisinin yerel materyallerin elverdiği
ölçüde Akhaemenid öncesi dönemde olduğu gibi oldukları düşünülmektedir.
Apsidal Kaynak Evi:
Lydia döneminde altın ayrıştırmak için kullanılan bu evin Akhaemenid
dönemde de aynı işlevinin devem ettirilip ettirilmediği bilinmemekle birlikte
daha farklı bir kullanımında olabileceği düşünülür; su ihtiyacını karşılamak
gibi.
Dinsel YapIlar:
Artemis Altarı;
Pausanias Adrastus adında bir kişi için Perslerin kutsal alanlarının
önünde bronz heykelini dikdiklerinde bahseder. Sardis’teki Artenis altarının
Persler tarafında büyük saygı gördüğü Xenophon’un genç Kyros ile Orantas
arasındaki olaydan anlaşılmaktadır.
Hellenistik bir alatar taıpanğın batı ucunda bulunmuştur. Bu altarın
yapım tekniği Sardis’teki diğer yapılarla benzerlik göstermez. Sadece Piramit
Mezar’la benzaedir ve içindeki buluntularad yer alan Akhaemenid kase parçası
bunu Akhaemenid Döneme tarihlemektedir. Bu altar Akhaemenid özellikten çok
Yunan geleneğine basamak eklenerek yapılan bir yapıdır. Akhaemenid Sardis’te
sosyal durumun oldukça büyük olduğu
analaşılır. Bu durum yerel bir tanrıçaya olan inancın akhaemenid egemenliğinde
de devam ettiğini gösterir. Burada ister bireysel ister resmi olsun bu tarz
büyük bir yapı için para harcandığını föemek mümkündür.
Kybele Altarı;
Lydia üzerinde Akhaemenid kültünün etkisini düşünmek gerekir.
Akhaemenid kültü hakkında genel olarak çok az bilgiye sahibiz. Akhaemenidler
Batı anadolu’ya geldiklerinde oldukça zengin bir kült inanışıyla karşılaştılar.
Bunlar arasında anatanrıça Kybele ve Artemis vardı.akhaemenid kültlerinin
Anahita, Ahuramazda ve olasılıkla diğerleri, Lydia’da iyi biliniyordu ve M. S
1. Yüzyıla tarihlenen fakat daha öncesinde de var olduğu düşünülen yerleri
vardı. Hellenistik Dönem’deki Atremis tapınağı olasılıkla akhaemenid Dönemdeki
inaşın devamıydı, geç kyros orontes’I artemis Altarında yemin etmeye zorlar (
Xen. Anab. 1, 6, 7 ); bu durum Artemis kutsal alanıyla bağlantılı olarak ele
alınırsa, veya Anahita’ya ayrı bir altar sunulmuştu. Anahita İnanışı Roma
Dönemi Lydiasında Hypaipa paraları üzerinde Artemis anaitis imajının
sakalandığını gösterir. Pausanias ( 5. 27. 5 ) farklı dilde rahiplerin ritüel
davranışlarda, ateş altarının önünde, bulunduklarından bahseder.
Paktalos Irmağının doğusundaki altın rafinerisinin yapıldığı yerde
her bir köşesinde aslan yeralan küçük bir altar bulunmuştur.M. Ö. 6. Ve 5.
Yüzyıl kült pratiklerinin değişimini gösteren bir buluntudur. Bu dikdörtgen
taşınabilir alatar olasılıkla Akhaemenid Dönemde yeniden inşa edilmiştir. Bunun
ateş alatarı olduğu düşünülür. Bunu Lydia Kybele kültüyle ilişkisi olduğu ve
Akhaemenid Dönemde bir İran’lı tanrıça için kullanılmaya başlandığını düşünmek
olduça çekicidir. Bu altar belkide Pausanias’ın anlattığı seromonide kullanılan
tiptedir.
Diğer İran kültü olan Ahuramazda kültü Roma Dönemine ait 200’lere
tarihlenen yazıttan bilinmektedir. Strap Droparhernes 367’de tarafından Zeus
Baradates’in tapımını canlandırmak için yapılan heykael, ahuramazda kültünün
bir kanıtıdır. Bu metin aynı zamanda bu yerel Anadolu inanışlarında yer alan
ma, Sabazios ile birlikte yer almasını yasaklamıştır bu, Akhaemenid’lerin bu kültlere bağlı hale
geldiklerinin bir göstergesi olarak ele alınabilir. Draophernes’in heykeli ile
yapmış olduğu açıklama genelde Akhaemenid inanç sisteminde tanrıların insan
şeklinde tasvir edilmedikleri düşüncesini destekler.
Sonuç olarak, Akhaemenid yönetimi altındaki sardis’te zengin yunan
ve Yerek Lydia kült inaç uygulamalarının göstergesi votif bir steldir. Roma
sinagog’unun giriş peristilli kolonlarında yer alan ikincil pozisyondaki
stylobattaki kazılar sırasında bulunmuştur. Bu anıtta iki tanrıça tasvir edilmiştir;
biri büyük diğeri küçüktür, M. Ö. 5.yüzyıl son çeyreği ile erken 4. yüzyıl’a tarihlenenirler. Bu
tanrıçalar bir naiskos içidedir. İki tanrıçada frontal olarak durmakta, büyük
olanı bir geyik tutmaktadır , olasılıkla Artemis fakat hangisi ?, küçük olanı
bir aslan taşımaktadır, olasılıkla Kybele olarak tanımlanırlar.
Pers Dönemine ait Sardis’te var oduğu kanıtlanan başka bir anıtsal
yapı da iki küçük alınlık kabartmasınına ait parçalardan yola çıkılarak tespit
edilmiştir. Alınlık parçası üzerinde yer alan ziyafet sahneine benzer sahneler
Lykia’daki kabartmalardan ve Karaburundaki M. Ö. 480’lere tarihlen tümülüs
mezarın duvar resimlerinden bilinmektedir. Bu parçaların tapınak şekilli bir
mausoleum’a ait olduğu düşünülmektedir.
Akhaemenid Dönemde Sardis kozmopolitan bir yapıya sahiptir. Kült
eklektik hale dönüşür, mimari sosyal yapıdaki değişimi göstermektedir. Pers
ideolojisi ve kavramı Xenophon ve Diodoros’un bahsetmiş olduğu Paredeisosla,
imparatorluğun mikrokosmos yansıması olarak iyi organize edilmiş verimli
toprakalar, kendini gösterir.
ÖLÜMLE İLİŞKİLİ YAPILAR
Sardis’te
Akhaemenid Dönemde ölümle ilişkili materyeller, sophistike polietik soyluların
varlığını göstermektedir. Sosyal kimlikler objelerle ve aktivitelerle sembolik
olarak ifade edilirler. Fakat sardis’te
bu durum ölü gömme yapılarında zengimliğin belirleyici bir faktör olmadığını
gösterir. Bu metodlar çeşitli nedenlerden ya da ideolojik nedenlerden dolayı
seçime bağlıdır.
Sardis’te Lydia Döneminden pers
Dönemine ve hellenistik Döneme kadar uzanan üç adet gömü tipi vardır.
A) Tümülüsle
kaplı yuvarlak mezar
B) Yamaçlara
kazılı kaya kesimi, bazen tahtadan, terrakotta’dan veya mermerden yapılmış
lahitli mezarlar
C) İnhümasyon
gömü
ve bunlara ek
olarak tek örnekle temsil edilen Piramit
mezar.
Bazı durumlarda üçünün bir arada kombine edildikleride görülür. Banyo
küveti şeklinde kireç taşı üçgen kapaklı lahitler, dikdörtgen
dekorasyonsuz pişmiş toprak
lahitler
gibidir, Sardis ve Lydia boyunca geniş yayılıma sahiptir. Bunların buluntuları
arasında lydionlar, lekythoslar, taş ve seramik alabastronlar ki bunlar
Akhaemenid ölü gömme geleneğinde yer alırlar ve sadece Sardis’te Akhaemenid
Dönemi mezarlarında bulunurlar ve
soylularla ilişki olarak görülürler, bir bronz ayna, ve bir seri küçük altın
levhalardan yapılmış kara şeklinde, elbiselere dikilmek için kullanılan, ki
bunlar Akhaemenid moda repertuarında yer alır,
objeler bulunmuştur. Sardis’teki yuvarlak mezardan da buna benzer bir
örnek bulunmuştur. Bu mezarların buluntularının tarihi genel olarak M. Ö. 5. Ve
erken 4. yüzyıl içlerine uzanmaktadır. Sardis’in kuzey-doğu yamacında yer alan
nekropolis’te veya yuvarlak mezarlar içindeki grupta Lahitler tek başlarına
görülürler tıpkı Hacı Oğlan’da olduğu gibi.
Yuvarlak mezarlar Sardis’te nekropol
tepesinden Paktalos ırmağının karşısında Artemis tapınağına kadar olan yerde
büyük bir yoğunluk teşkil ederler ve küçük kümeler halinde Paktalos’un
kaynağının başladığı derin vadinin basmaklı yamaçlarında ve Tmolos’un ilk sırtı
üzerinde yer alırlar.Bunların tam yerlerini gösteren gerçek bir harita yoktur
ve sonuç olarak mezarlığın kronolojik gelişimi hakkında çok az bilgi
bulunmaktadır. Bir kaç tanesi içlerinde
hiçbir hediye barındırmazlarken, sadece iki tanesi yağmalanmamıştır., fakat ele
geçen buluntular içinde çok iyi granülize edilmiş altıntakı, kalker mühür (
Lydia tipinde ), altın levhalardan yapılmış sakallı sphinks ornomentler,
kanatlı cin ve ayıt edici Akhaemenid tipli motifler yer almaktadır. Özellikle
oldukça dikkat çekici bir bronz el aynası kulbunda buzağı kafası şeklinde
yapılmıştır.
Bulter tarafından kazılmış yuvarlak
mezarların birden fazla odası vardı; bunların çoğu kayadan oyulmuş klineler, ki
bu klineler doğulu bir özellik olarak karşımıza çıkar, veya ölü bedenin
yerleştirildiği alanlarla döşenmişlerdi. En azından bir mezarın girişinde
basamaklı taban üzerine dikilmiş iki stel bulunmuştur. Yuvarlak mezarlı alandan
geldiği bilinen sitellerin üzerinde Lydia dilinde yazılar bulunmakrtadır, bu
stellerden birinin üzerinde ( 520-500 ) ziyafet sahnesi bulunmakta ve üzerinde
Sakaros oğlu Atrastos yazmakta ve Ephesos artemis tapınağından bahsetmektedir
belkide bu atrastos bu tapınakta rahipti. Başka bir stel ( 330-329 ) üzerinde
İran giyisili bir adanm tasvir edilmiştir.
Sardis’te M. Ö. 540-530’larda heykeltraşlık eserler doğudan gelen
bulunan heykeller doğu teması ve düşüncesini yansıtmaktadır.
Tümülüs
gömü özellikleri sılıkıla Lydia gömü pratiklerini akla getirir. Geniş tümülüs
mezarlık Bin tepe Sardis’i kuzey sırtı boyunca Hermos Irmağının karşısında
uzanır. Üç büyük tepenin iyi sebeplerden dolayı antik dönemden beri Lydialı
kıralların mezarı olduğu göz önünde tutulmalıdır. Pek çok tepe bir küme
oluşturur bunların alie grubuna ait olduğu düşünülür. Benzer tarzda küçük
tümülüsler grubu Lydia’nı diğer taraflarında görülür, Bu tümülüsler toprak
sahibi zengin ailelere aitmiş gibi görünür. Bunaların kaç tanesinin Persli
memurlra, toprak sahipleri ve ailelerine aittir bilmiyoruz.
Bir grup tümülüs
Sardis’in doğusunda Uşak yakınında İkiztepe’de bulunur, fakat zengin mezarlerın
buluntuları soyguncular tarafından talan edilmiştir, burada bulunan gümüş bir
buhurdablık ve diğer buluntular bunların en erken M. Ö. 5. yüzyıl’a
tarihlenmesine olanak verir. Kesin olmamakla birlikte bunlar oldukça zengin
çeşitli gümüş kapalradn oluşan bir gruptan gelmekteydi. Bu grup Metropolitan
müzesinde bulunmaktadır ve Lydia, Yunan sititlindeki kaplarında yer aldığı
diğer Batı anadolu sitillerini yansıtan kompozit formda olanlarıda vardıç. Bu
farklı sitillerin çeşitliliğinden oluşan bir gruptu. Stelli mezardan gelen bir
taş mühür, Akhaemenid ikonografisini taşıyan bir mühür.dür.
Sardis’teki Akhaemenid yönetimi ile
ilişkili bir yapı da Piramit Mezardır. Kare basamaklı platform üzerinde yer
alan bir yapıdır. Bulter yapıyı Kyros’un
Pasargadae ‘deki mezarına dayanarak restore etmiştir. Üst yapı elamanlarına ait
veriler olamdığından orjinal formu oluşturmak oldukça zordur.
Sardis doğu ve batı etkisininin
birleşerak yerel fantastik ve zengin düşünce, tema sitil üretme kavramlarının
ortaya çıktığı yerdir.
[1] Bu çalışma David Gordon Mitten., ‘”Lydia İn the Achaemenian
Period”, Ach.History . Workshop, , 78-81, 1990, Ann Arbor. Adlı makasine ve Elspet Rogers McIntosh
Dusinberre., Satrapal sardis: Aspects of
Empire ın an Akhaemenid Capital ,
1997 ( Yayınlanmamış Doktaora Tezi) ‘den yaralanılmıştır.
No comments:
Post a Comment