Home

Saturday, June 29, 2013



Akhaemenid’lerin batı’ya doğru düzenlediği ilk sefer Lydia içlerine doğruydu, Lydia Kırallığının baş kenti Sardis’in ele geçirilmesiyle, Batı Anadolu satraplığı olan Sparda’ın merkezi haline dönüştü. Sardis Yunan kıyı kentlerine girişte
http://sarpedonpasha.blogspot.com/2013/06/akhaemenid-donemde-lydia-1.html, yönetilen bir üs haline getirildi ve Ionia İhtilalinden sonra bu üs M. Ö. 490 ve 480’lerdeki Yunan anakarasına düzenlenen Pers seferleri için de üs olarak kullanıldı. Pers yönetiminin varlığı, iki yüz yıldan fazla olmasına rağmen, hala tam olarak anlaşılamamaktadır. Kanıtlar üzerindeki  geçerliliği olası bir inceleme bazı göze çarpıcı özellikleri gösterebilir.
            Yaklaşık elli yıldan beri yürütülen kazı ve araştırma çalışmaları projeleri akhaemenid yönetimi altındai Sardis hakkında önemli bazı gerçekleri yansıtmaktadır. M. Ö. 7. Ve 6. Yüzyıl’a ait bol katmanlı tabakalar, Mermenad Kırallığının yönetimi altındaki Sardis material kültürüyle ilgili zengin örnekler sağlar. Bol miktardaki boyalı ve monokrom seramik geleneği, pek çoğunun formu Yunan kaynaklı seramklere dayanmakla birlikte, boyama bezemeli olanların Anadolu Demir Çağı  ve Yunan kaynaklarına dayanmaktadır. Lydia yapıları temelde moloz, kereste ile güçlendirilmiş kerpiç duvarlardan yapılır ve çok renkli bir şekilde bezenmiş, kalıpla yapılmış mimri terrakottalarla, evlerde ve ticari mekenlarda olduğu gibi, kaplanırdı. Tümülüslerin etrafında kare palka taşlardan oluşan duvar işçiliği görülmektedir, bunlar terasları kuvvetlendirmek için yapılırlar. Bu duvarlar canlı bir biçimde İran‘da persapolis ve diğer yerlerdeki Lydia’lı taş ustalarının varlığını örneklendirmektedirler.Kerpiç, kaplama taş işçiliğini bir araya geyiren duvarlar M. Ö. 457’deki Kyros’un kuşatmasının içinden ele geçen mühürlü seramiklerden anlaşıldığı kadarıyla, savunma sistemindeki tek parça kuleler yapılmıştı. Mimari ve plastik eser parçaları kabartma ve heykeller daha sonrak yapılarda devşirme olarak kullanılmıştır.
Bu buluntular, Lydia’lı heykeltraşların ve bina işçilerinin mermer ve kireç taşından iyi kalitede yapmış oldukları eselerdir.
Bütün bunlara rağmen, Sardis’tek I araştırmacılar henüz oldukça az sayıda akhaemenid sitilde kabul edilebilecek şeyler bulmuşlardır. Buradaki ilk kazılar I. dünya savaşı öncesinde yürütülen  Paktalos ırmağı kenerı boyunca uzanan yarlardaki, geniş ölçülere sahip nekropol’ün kazılması sırasında, soyulmamış olarak ele geçirilen bir kaç yuvarlak mezarlardan Akhaemenid tipte objeler bulunmuştur. Geç 6. yüzyıl’dan 5. yüzyıl’a uzanan işgal tabakalrında ayıdedici özellikte Pers objeleri oldukça nadirdir. M. Ö. 7. ve 6. yüzyıl Lydia kırallığının dekoratif teknik ve motiflerin, formların yer aldığı seramikler devam eder, derece derece basit formlar olas da bunların içinde sıklıkla yer alan Pers kasesi, sığ phialeler hariç, bunlar bronz ve gümüş olanlarla büyük benzerlikler gösterirler. Sardis kyros’un kenti ele geçirmesinden sonra başlıca Akhaemenid para basma aktivitesine devam eden kent olmasına rağmen, sadece şimdiye kadar tek bir gümüş siglos bulunmuştur.Akhaaemedid özelliği göstere bu objelerin azlığı Lydia’lı yerli popülasyon üzerindeki Pers kontrolünün yokluğundan kaynaklandığını yansıtabilir, fakat bu durum dilde, dinde ve sanat alanındaki toloranstan kaynaklanmaktadır ve diğer satraplıklardaki insanları da kendi aktivitelerine izin verdiklerini gösterir.
            Bu durun elbette asrdis’in şimdiye kadar kazılan yerleri için kabul edilebilir bir durumdur.  Henüz herhangi bir garnizon bölgesi bulunmamış, satrap’a ait bir konut izine rastlanmamıştır.  Sardis’te her hangi bir satraplıga ait arkeolojik verilerin aza olması oldukça ilginçtir ; satraplık arşivi bulunamamıştır, değerli kaplar üzerinde yazılı bir satrap ismi bulunamamıştır, Tüm bunların olasılıkla akropolis’in kuzey yamacında bir yerde ya da kazılmayan yerlerde uzanıyordu. Mezarların bir satraplık sahsiyetine ait ayırd edici nitelikleri yoktur. Fakat satraplık varlığı, Sardis’in satraplık merkezi olarak gelişimi, Sardis’in sosyal organizasyonu üzerindeki etkisi görülmektedir.
Kyros zaferinden sonra Sardis’re tabalasos2u bıraktıktan sonra Lydia’lı Paktias’a diğer Lydia’lıları ve kroisos’un altınlarını getirmek üzere görevlendirilmişti. Bu olay belkide ilk defa yetenekli Lydia’lı sanatçı takımının, taş ustalarınıb, marangoz, belkide heykeltraşların ilk defa Sardis’ten Pers ülkesine, Kyros’un Pasargadae ve dareios’un Susa’daki anıtlarının ve saraylarının yapımında yer aln çalışma takımlarında yer alan kişilerin bu sırada gitmiş olabileceklerini gündeme getirir.
Oroites’in isyanının Dareios’un Behistun Yazıtlarındaki isyancı kentler arasında bahsetmemesi ilgiçtir. Persepolis Kuruluş Tabletleri arasında Sardis’ten Persepolis’e yapılan bir yolculuk hakkında döküman bulunmuştur. Bu M. Ö. 494 yılında Medli Datis’in yolculuğu olmalıdır. Başka bir döküman da M. Ö. 500-494’lerdeki Sardis’ten persepolis’e harekat eden başka bir insandan bahsedilir. Bir Sardis’li adam çalışmak ya da yolculuk etmek için imparatorluk merkezine gider. Bu dökümanlar Sardis’in imparatorlıuk merezi ile yakın ilişkide olduğunun bir göstergesidir. Aynı zamanda Sardis’li insanların imparatorluğun merkezinde, isyan zamanında dahi yaşadıkalrını ve çalışmış olduklarını gösterir. Başka iki tablete sardis’lilere yapılan ödeme kayıtları bulunmaktadır. Persepolis’e uzak olmayan Kurra’daki, ödenen tayın kayıtları bulunmaktadır. Başka bir ödeme tabletinde  Sardis’ten gelen uzman, sanat erbabı iki adama, halapazi yapan, sıra dışı güzellikte ne olduğu belli olmayan, bu adamlara 1,5 aA un, ki bu başarı işlere verilen normal tayındır, verilir. Böylece bu dökümanlardan Sardis’ten getirilmiş başarılı sanatçıların varlığı, doğramacılar ve taş ustaları Susa’daki kuruluş tekstlerinde ve Pasargadae’den hatırlanmaktadır.
Dareios ve Xerxes Sardis’I Yunanistana karşı olan savaşlarında ana nokta olark kullanmışlardır. Xerxes M. Ö. 479 yılında Sardis’te kalmış bu yüzden  birlikleri ve kendisini ikametini ve güvenliğini sağlamaya elverişli,  bu yılda yeteri savunma sistemine sahip olmuş olalıydı.
M: Ö. 498/7 ‘de Samos’luların isyanı sırasında Lydia’lıların bu isyana karışmadıkları görülür. Bu ya buranın asimile olduğunu ya da Akhaemenid hegomanyasının varlığının kabul edildiğini gösterir.
Sardis’in kültürel tarihi açık bir şekilde karışık ve kopleks bir etkileşimin var oladuğunu gösterir. Yerel sosyal organizasyon, Akhaemenid dönemde belirleyici olarak değişmiştir, yerel kültür ile doğu-batı düşüncelerinin yarttığı eklektik ve akılcı yeni bir sistem gelişmiştir. Şimdi bu sistemin gelişmesini sağladığını düşündüğümüz arkeolojik verilere bir göz atmak gerekmektedir:    

SERAMİK
Sardis’ten ele geçen seramik buluntular perslerin kente gelmelerinden sonraki kontekslerden ele geçer. Bu formların  M. Ö. 3. yüzyıl sonlarına kadar kullanıldığı anlaşılmaktadır. Belirgin formlar üzerindeki incelemeler sosyal değişimin sosysl hiyarerşi boyunca uzandığını, Akhaemenid kaseleri olarak adlandırılan küçük kaliteli seramiklerden analaşılmaktadır. Bu tarz seramikler Mezopotami ve Iran’da bin yıldan buyana kullanılıyor olmasına rağmen bu tarz kaplar Sardis’te sadece Akhaemenidlerin kenti ele geçirmesinden sonra ele geçer.  Sosyal pratikler yavaş yavaş değişmeye başlar. Lydialıların içki kapları Lydia skyphosları iken daha sonra bu skyphoslarla birlikte Akhaemenid kaseleri de kullanılımaya başlanır, bu oran Lydia skyphoslarından daha fazladır. Bu kaplar popülaritelerini Hellenistik Dönem boyunca kaybetmeezler. Akhaemenid Dönemde kaplar daha ince cidarlı ve iyi pişmiştir. Black-on red sitilinde değil sadece astarlıdırlar. Keramiklerdeki değişim diyet alışkanlıklarında da değiştiğini bir göstergesiydi. İnce duvarlı, düz dipli yemek kapları ve derin kaseler, dar ayaklı kaplardan çok insanların Akhaemenid Dönemde daha çok sıvı yiyecekler tükettiklerini gösterir. Aynı kentteki insanların kabaca aynı yiyecekleri tükkettikleri düşünülür ama Satraplık merkezinde bulunan insanlar Lydia Döneminde yaşayan insanlardan daha farklı yiyecekler hazırladıkları görülmektedir. Bu durum Pers geleneklerinin Lydialılar tarafından kabul gördüğünün bir göstergesidir. Bu kaplar elit olanları olmayanlardan ayıran bir özellikti. Bu kaplar sadeca belli atölyelerde üretiliyordu; özel bir stardizasyona  sahip ve başarılı üretimlerdir, tek tiptedirler. Sardis bazı lokal gelenenklri devam ettiren aynı zamanda bazı doğu geleneklerini yeni ekelektik materyal kültürden etkilenen bir kentti. Buradaki Yunanistan kaynaklı seramikler Daskyleion’dakilere oranla daha azdır. Seramik verilerine bakarak bu dönemde Sardis’in çok fazla  Hellenize olmadığı görülür Akhaemenid kaseleri yeni sosyal kimlikle ilişkilidir. Bunalar yeni sosyal hareketliliğin, kütürlrlenmeyle ilişkili olarak, bir göstergesidir.

MİMARİ

Sur Duvarı:
Sardis’te büyuük duvarlar serisi bulunmaktadır. Antik kaynaklaradan edidiğimiz betimlemelerle arkeolojik veriler birbiriylr tutarlıdır. Persler sardis’e geldiklerinde zaten bir sur duvarı bulunmaktaydı, Akhaemenid Dönemede Sardis Akropolis’ı başka bir duvarla güçlendirilmişti.  Paktiyas ve tabalasos olayı Akhaemenid Dönemde akropolis’in ayrı ayrı duvarlarla çevrili olduğunu gösterir. Artaphranes’in M. Ö. 499’da aşağı kent yıkılmasına karşın akropolis’i Ionia’lılara karşı elinde bulundurması çoklu hlka halindeki sur duvarlarını göstergesidir.Alexsandros kenti alamaya geldiğinde üçlü sur duvarlarını gördüğünü Arianos’un Anabasis’inden bilmekteyiz. Bu surlardan aristoltales’te bahseder. Yıkımdan sonra tekrar bir onarım görürü çünkü imparatorluğun batıdaki merkezinde birliklerinin yer alması için güvenli bir yere ihtiyaç vardı.
Ev Mimarisi:
Akhaemenİd dönemdeki ev mimarisinin yerel materyallerin elverdiği ölçüde Akhaemenid öncesi dönemde olduğu gibi oldukları düşünülmektedir.

Apsidal Kaynak Evi:
Lydia döneminde altın ayrıştırmak için kullanılan bu evin Akhaemenid dönemde de aynı işlevinin devem ettirilip ettirilmediği bilinmemekle birlikte daha farklı bir kullanımında olabileceği düşünülür; su ihtiyacını karşılamak gibi.
 


Dinsel YapIlar:
           
Artemis Altarı;
Pausanias Adrastus adında bir kişi için Perslerin kutsal alanlarının önünde bronz heykelini dikdiklerinde bahseder. Sardis’teki Artenis altarının Persler tarafında büyük saygı gördüğü Xenophon’un genç Kyros ile Orantas arasındaki olaydan anlaşılmaktadır.
Hellenistik bir alatar taıpanğın batı ucunda bulunmuştur. Bu altarın yapım tekniği Sardis’teki diğer yapılarla benzerlik göstermez. Sadece Piramit Mezar’la benzaedir ve içindeki buluntularad yer alan Akhaemenid kase parçası bunu Akhaemenid Döneme tarihlemektedir. Bu altar Akhaemenid özellikten çok Yunan geleneğine basamak eklenerek yapılan bir yapıdır. Akhaemenid Sardis’te sosyal durumun  oldukça büyük olduğu analaşılır. Bu durum yerel bir tanrıçaya olan inancın akhaemenid egemenliğinde de devam ettiğini gösterir. Burada ister bireysel ister resmi olsun bu tarz büyük bir yapı için para harcandığını föemek mümkündür.

Kybele Altarı;
Lydia üzerinde Akhaemenid kültünün etkisini düşünmek gerekir. Akhaemenid kültü hakkında genel olarak çok az bilgiye sahibiz. Akhaemenidler Batı anadolu’ya geldiklerinde oldukça zengin bir kült inanışıyla karşılaştılar. Bunlar arasında anatanrıça Kybele ve Artemis vardı.akhaemenid kültlerinin Anahita, Ahuramazda ve olasılıkla diğerleri, Lydia’da iyi biliniyordu ve M. S 1. Yüzyıla tarihlenen fakat daha öncesinde de var olduğu düşünülen yerleri vardı. Hellenistik Dönem’deki Atremis tapınağı olasılıkla akhaemenid Dönemdeki inaşın devamıydı, geç kyros orontes’I artemis Altarında yemin etmeye zorlar ( Xen. Anab. 1, 6, 7 ); bu durum Artemis kutsal alanıyla bağlantılı olarak ele alınırsa, veya Anahita’ya ayrı bir altar sunulmuştu. Anahita İnanışı Roma Dönemi Lydiasında Hypaipa paraları üzerinde Artemis anaitis imajının sakalandığını gösterir. Pausanias ( 5. 27. 5 ) farklı dilde rahiplerin ritüel davranışlarda, ateş altarının önünde, bulunduklarından bahseder.
Paktalos Irmağının doğusundaki altın rafinerisinin yapıldığı yerde her bir köşesinde aslan yeralan küçük bir altar bulunmuştur.M. Ö. 6. Ve 5. Yüzyıl kült pratiklerinin değişimini gösteren bir buluntudur. Bu dikdörtgen taşınabilir alatar olasılıkla Akhaemenid Dönemde yeniden inşa edilmiştir. Bunun ateş alatarı olduğu düşünülür. Bunu Lydia Kybele kültüyle ilişkisi olduğu ve Akhaemenid Dönemde bir İran’lı tanrıça için kullanılmaya başlandığını düşünmek olduça çekicidir. Bu altar belkide Pausanias’ın anlattığı seromonide kullanılan tiptedir.
Diğer İran kültü olan Ahuramazda kültü Roma Dönemine ait 200’lere tarihlenen yazıttan bilinmektedir. Strap Droparhernes 367’de tarafından Zeus Baradates’in tapımını canlandırmak için yapılan heykael, ahuramazda kültünün bir kanıtıdır. Bu metin aynı zamanda bu yerel Anadolu inanışlarında yer alan ma, Sabazios ile birlikte yer almasını yasaklamıştır bu,  Akhaemenid’lerin bu kültlere bağlı hale geldiklerinin bir göstergesi olarak ele alınabilir. Draophernes’in heykeli ile yapmış olduğu açıklama genelde Akhaemenid inanç sisteminde tanrıların insan şeklinde tasvir edilmedikleri düşüncesini destekler.
Sonuç olarak, Akhaemenid yönetimi altındaki sardis’te zengin yunan ve Yerek Lydia kült inaç uygulamalarının göstergesi votif bir steldir. Roma sinagog’unun giriş peristilli kolonlarında yer alan ikincil pozisyondaki stylobattaki kazılar sırasında bulunmuştur. Bu anıtta iki tanrıça tasvir edilmiştir; biri büyük diğeri küçüktür, M. Ö. 5.yüzyıl son çeyreği ile  erken 4. yüzyıl’a tarihlenenirler. Bu tanrıçalar bir naiskos içidedir. İki tanrıçada frontal olarak durmakta, büyük olanı bir geyik tutmaktadır , olasılıkla Artemis fakat hangisi ?, küçük olanı bir aslan taşımaktadır, olasılıkla Kybele olarak tanımlanırlar.

Pers Dönemine ait Sardis’te var oduğu kanıtlanan başka bir anıtsal yapı da iki küçük alınlık kabartmasınına ait parçalardan yola çıkılarak tespit edilmiştir. Alınlık parçası üzerinde yer alan ziyafet sahneine benzer sahneler Lykia’daki kabartmalardan ve Karaburundaki M. Ö. 480’lere tarihlen tümülüs mezarın duvar resimlerinden bilinmektedir. Bu parçaların tapınak şekilli bir mausoleum’a ait olduğu düşünülmektedir.

Akhaemenid Dönemde Sardis kozmopolitan bir yapıya sahiptir. Kült eklektik hale dönüşür, mimari sosyal yapıdaki değişimi göstermektedir. Pers ideolojisi ve kavramı Xenophon ve Diodoros’un bahsetmiş olduğu Paredeisosla, imparatorluğun mikrokosmos yansıması olarak iyi organize edilmiş verimli toprakalar, kendini gösterir.

ÖLÜMLE İLİŞKİLİ YAPILAR
            Sardis’te Akhaemenid Dönemde ölümle ilişkili materyeller, sophistike polietik soyluların varlığını göstermektedir. Sosyal kimlikler objelerle ve aktivitelerle sembolik olarak ifade edilirler.  Fakat sardis’te bu durum ölü gömme yapılarında zengimliğin belirleyici bir faktör olmadığını gösterir. Bu metodlar çeşitli nedenlerden ya da ideolojik nedenlerden dolayı seçime bağlıdır.
            Sardis’te Lydia Döneminden pers Dönemine ve hellenistik Döneme kadar uzanan üç adet gömü tipi vardır.
A) Tümülüsle kaplı yuvarlak mezar
B) Yamaçlara kazılı kaya kesimi, bazen tahtadan, terrakotta’dan veya mermerden yapılmış lahitli mezarlar
C) İnhümasyon gömü
ve bunlara ek olarak  tek örnekle temsil edilen Piramit mezar.
            Bazı durumlarda üçünün bir  arada kombine edildikleride görülür. Banyo küveti şeklinde kireç taşı üçgen kapaklı lahitler, dikdörtgen dekorasyonsuz  pişmiş toprak
lahitler gibidir, Sardis ve Lydia boyunca geniş yayılıma sahiptir. Bunların buluntuları arasında lydionlar, lekythoslar, taş ve seramik alabastronlar ki bunlar Akhaemenid ölü gömme geleneğinde yer alırlar ve sadece Sardis’te Akhaemenid Dönemi mezarlarında bulunurlar  ve soylularla ilişki olarak görülürler, bir bronz ayna, ve bir seri küçük altın levhalardan yapılmış kara şeklinde, elbiselere dikilmek için kullanılan, ki bunlar Akhaemenid moda repertuarında yer alır,  objeler bulunmuştur. Sardis’teki yuvarlak mezardan da buna benzer bir örnek bulunmuştur. Bu mezarların buluntularının tarihi genel olarak M. Ö. 5. Ve erken 4. yüzyıl içlerine uzanmaktadır. Sardis’in kuzey-doğu yamacında yer alan nekropolis’te veya yuvarlak mezarlar içindeki grupta Lahitler tek başlarına görülürler tıpkı Hacı Oğlan’da olduğu gibi.
            Yuvarlak mezarlar Sardis’te nekropol tepesinden Paktalos ırmağının karşısında Artemis tapınağına kadar olan yerde büyük bir yoğunluk teşkil ederler ve küçük kümeler halinde Paktalos’un kaynağının başladığı derin vadinin basmaklı yamaçlarında ve Tmolos’un ilk sırtı üzerinde yer alırlar.Bunların tam yerlerini gösteren gerçek bir harita yoktur ve sonuç olarak mezarlığın kronolojik gelişimi hakkında çok az bilgi bulunmaktadır.  Bir kaç tanesi içlerinde hiçbir hediye barındırmazlarken, sadece iki tanesi yağmalanmamıştır., fakat ele geçen buluntular içinde çok iyi granülize edilmiş altıntakı, kalker mühür ( Lydia tipinde ), altın levhalardan yapılmış sakallı sphinks ornomentler, kanatlı cin ve ayıt edici Akhaemenid tipli motifler yer almaktadır. Özellikle oldukça dikkat çekici bir bronz el aynası kulbunda buzağı kafası şeklinde yapılmıştır.
            Bulter tarafından kazılmış yuvarlak mezarların birden fazla odası vardı; bunların çoğu kayadan oyulmuş klineler, ki bu klineler doğulu bir özellik olarak karşımıza çıkar, veya ölü bedenin yerleştirildiği alanlarla döşenmişlerdi. En azından bir mezarın girişinde basamaklı taban üzerine dikilmiş iki stel bulunmuştur. Yuvarlak mezarlı alandan geldiği bilinen sitellerin üzerinde Lydia dilinde yazılar bulunmakrtadır, bu stellerden birinin üzerinde ( 520-500 ) ziyafet sahnesi bulunmakta ve üzerinde Sakaros oğlu Atrastos yazmakta ve Ephesos artemis tapınağından bahsetmektedir belkide bu atrastos bu tapınakta rahipti. Başka bir stel ( 330-329 ) üzerinde İran giyisili bir adanm tasvir edilmiştir.
Sardis’te M. Ö. 540-530’larda heykeltraşlık eserler doğudan gelen bulunan heykeller doğu teması ve düşüncesini yansıtmaktadır.
            Tümülüs gömü özellikleri sılıkıla Lydia gömü pratiklerini akla getirir. Geniş tümülüs mezarlık Bin tepe Sardis’i kuzey sırtı boyunca Hermos Irmağının karşısında uzanır. Üç büyük tepenin iyi sebeplerden dolayı antik dönemden beri Lydialı kıralların mezarı olduğu göz önünde tutulmalıdır. Pek çok tepe bir küme oluşturur bunların alie grubuna ait olduğu düşünülür. Benzer tarzda küçük tümülüsler grubu Lydia’nı diğer taraflarında görülür, Bu tümülüsler toprak sahibi zengin ailelere aitmiş gibi görünür. Bunaların kaç tanesinin Persli memurlra, toprak sahipleri ve ailelerine aittir bilmiyoruz.
Bir grup tümülüs Sardis’in doğusunda Uşak yakınında İkiztepe’de bulunur, fakat zengin mezarlerın buluntuları soyguncular tarafından talan edilmiştir, burada bulunan gümüş bir buhurdablık ve diğer buluntular bunların en erken M. Ö. 5. yüzyıl’a tarihlenmesine olanak verir. Kesin olmamakla birlikte bunlar oldukça zengin çeşitli gümüş kapalradn oluşan bir gruptan gelmekteydi. Bu grup Metropolitan müzesinde bulunmaktadır ve Lydia, Yunan sititlindeki kaplarında yer aldığı diğer Batı anadolu sitillerini yansıtan kompozit formda olanlarıda vardıç. Bu farklı sitillerin çeşitliliğinden oluşan bir gruptu. Stelli mezardan gelen bir taş mühür, Akhaemenid ikonografisini taşıyan bir mühür.dür.
            Sardis’teki Akhaemenid yönetimi ile ilişkili bir yapı da Piramit Mezardır. Kare basamaklı platform üzerinde yer alan bir yapıdır.  Bulter yapıyı Kyros’un Pasargadae ‘deki mezarına dayanarak restore etmiştir. Üst yapı elamanlarına ait veriler olamdığından orjinal formu oluşturmak oldukça zordur.
            Sardis doğu ve batı etkisininin birleşerak yerel fantastik ve zengin düşünce, tema sitil üretme kavramlarının ortaya çıktığı yerdir.




[1] Bu çalışma David Gordon Mitten., ‘”Lydia İn the Achaemenian Period”, Ach.History . Workshop,  , 78-81, 1990, Ann  Arbor. Adlı  makasine ve Elspet Rogers McIntosh Dusinberre., Satrapal sardis: Aspects of Empire ın an Akhaemenid Capital , 1997 ( Yayınlanmamış Doktaora Tezi) ‘den yaralanılmıştır.

No comments:

Post a Comment