Friday, March 18, 2016
Hasankeyf Avrupa’nın tehlike
altındaki yedi kültür mirasından biri
‘Bu alanların parlak bir geleceği olmalı’
TARİHİ SABUNLA SİLİYORLAR
Muğla Beşparmak Dağları’ndaki bazı maden ocaklarının,
SİT alanı gibi engellere takılmamak için 8 bin yıllık tarihi kaya resimlerini
sildikleri iddia edildi
Muğla ve Aydın arasında
yer alan ve antik çağda Latmos olarak isimlendirilen Beşparmak Dağları, 1994'te
Alman arkeolog Anneliese Peshlow tarafından bulunan kaya resimleriyle, son
yılların en büyük tarih öncesi arkeolojik buluntularına ev sahipliği yapıyor.
Latmos'ta sadece kaya resimleri değil, Zeus Tapınağı gibi birçok arkeolojik
yapı da bulunuyor. Ayrıca bölge birçok endemik bitki türlerini de barındırıyor.
8 bin yıllık resimler
Büyük tarihi öneme sahip Latmos'taki büyük granit kaya kütlelerinin korunaklı bölümlerine çizilen ve günümüzden yaklaşık 8 bin yıl öncesine tarihlenen eşsiz kaya resimleri, ardı ardına açılan maden ocakları nedeniyle büyük tehlike altında.
Yok edici yöntemler
Tepkiler sonucunda kısa süre önce harekete geçen Aydın Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, Latmos'un Aydın ili sınırlarında kalan kısmında işletilen taş ocaklarının faaliyetlerini durdurdu. Ancak Latmos'un Milas sınırları içerisinde faaliyetlerine devam eden maden ocakları, yöre halkından ve çevrecilerden tepki toplamaya devam ediyor. Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Havva İşkan Işık, maden ocaklarının sit engeline takılmamak için bazı yok edici yöntemler kullandığını söyledi. Işık, bu kaya resimlerinin taş ocaklarının sahipleri tarafından silindiğini iddia ederek, "Kültürel varlıklarımızı kaybediyoruz. Bafa Dağları'nda inanılmaz büyüklükteki alanlara taş ocağı izni verildi. Bu taş ocaklarında çalışma izni alanlar, 'SİT, koruma alanı' denilen o probleme takılmamak için bu görünen kaya resimlerini arap sabunuyla, süngerle ve zımparayla yok ediyor" diye konuştu.
İdam geri gelsin
"Resimleri yok edenlere idam cezası verilmeli" diyerek sert bir tepki gösteren Işık, "Çocuk tecavüzcülerine, kadına şiddete ve kültür varlıklarına zarar verenlere idam cezasının geri dönmesinden yanayım. Belki biraz sert konuştum ama beni anladığınızı biliyorum. Çünkü muhtemelen ya bahar aylarındaki şölenleri ya da daha büyük olasılıkla evlilik törenlerini resmeden bu eşsiz değerlerimiz yok oluyor" dedi.
VOLKAN YILDIZ
8 bin yıllık resimler
Büyük tarihi öneme sahip Latmos'taki büyük granit kaya kütlelerinin korunaklı bölümlerine çizilen ve günümüzden yaklaşık 8 bin yıl öncesine tarihlenen eşsiz kaya resimleri, ardı ardına açılan maden ocakları nedeniyle büyük tehlike altında.
Yok edici yöntemler
Tepkiler sonucunda kısa süre önce harekete geçen Aydın Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, Latmos'un Aydın ili sınırlarında kalan kısmında işletilen taş ocaklarının faaliyetlerini durdurdu. Ancak Latmos'un Milas sınırları içerisinde faaliyetlerine devam eden maden ocakları, yöre halkından ve çevrecilerden tepki toplamaya devam ediyor. Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Havva İşkan Işık, maden ocaklarının sit engeline takılmamak için bazı yok edici yöntemler kullandığını söyledi. Işık, bu kaya resimlerinin taş ocaklarının sahipleri tarafından silindiğini iddia ederek, "Kültürel varlıklarımızı kaybediyoruz. Bafa Dağları'nda inanılmaz büyüklükteki alanlara taş ocağı izni verildi. Bu taş ocaklarında çalışma izni alanlar, 'SİT, koruma alanı' denilen o probleme takılmamak için bu görünen kaya resimlerini arap sabunuyla, süngerle ve zımparayla yok ediyor" diye konuştu.
İdam geri gelsin
"Resimleri yok edenlere idam cezası verilmeli" diyerek sert bir tepki gösteren Işık, "Çocuk tecavüzcülerine, kadına şiddete ve kültür varlıklarına zarar verenlere idam cezasının geri dönmesinden yanayım. Belki biraz sert konuştum ama beni anladığınızı biliyorum. Çünkü muhtemelen ya bahar aylarındaki şölenleri ya da daha büyük olasılıkla evlilik törenlerini resmeden bu eşsiz değerlerimiz yok oluyor" dedi.
VOLKAN YILDIZ
Etiketler:arkeoloji,anadolu,likya,pisidya,pamfilya
arkeoloji,
kaya resimleri,
latmos,
muğla,
sit,
sit koruma alanı
Datça'da tarihi Rum
Kilisesi'nin bahçesinde insan kemikleri bulundu
Muğla'nın Datça
ilçesinde 19. yüzyıldan kalma Rum Kilisesi'nin restorasyon çalışmaları
sırasında bahçede yapılan kazılarda mezar, kafatası ve kemik parçaları bulundu.
·
Muğla'nın
Datça ilçesinde kültür evine dönüştürülmek üzere restorasyon çalışmalarına
başlanan 19. yüzyıldan kalma Rum Kilisesi'nin bahçesinde yapılan kazılarda
mezar, kafatası ve kemik parçaları bulundu.
Datça
Belediyesi'nin Güney Ege Kalkınma Ajansı'ndan (GEKA) 455 bin lira destekle
hazırladığı "Hızırşah Yaşayan Tarih, Kültür ve Sergi Evi ile Kültür
Rotası" Projesi kapsamında, ilçeye 6 kilometre uzaklıktaki Hızırşah
Mahallesi'ndeki Rum Kilisesi'nin restorasyon çalışmalarına başlandı.
Muğla
Büyükşehir Belediyesi ve Datça Yerel Tarih Derneği'nin de ortağı olduğu proje
kapsamında, tarihi binanın yoldan arka cephesinde çevre düzenleme çalışması
yapan işçiler, çalışmalar sırasında kafatası ve kemik parçalarına, yaklaşık iki
metre uzağında ise bir mezara rastlayınca durumu Marmaris Müze Müdürlüğü'ne
bildirdi.Bölgeye gelerek çalışma başlatan Marmaris Müzesi Müdürlüğü
yetkilileri, ortaya çıkan kafatası ve insan kemiklerini incelemeye aldı.
Bakanlık tarafından görevlendirilecek uzman ekipler tarafından Bizans dönemine
ait olduğu tahmin edilen mezarın da açılarak inceleme yapılması bekleniyor.
BÖLGEDE YÜRÜTÜLECEK PROJE
1924
ve 1932 yılları arasında yaşanan mübadele sonrasında kaderine terk edilen ve
1970'de belediyenin mülkiyetine geçen tarihi kilise, uzun yıllar çeşitli
kazılarda bulunan tarihi eserlerin konulduğu depo olarak kullanıldı.
Bakımsızlık nedeniyle harabeye dönen kilise, Datça Belediyesi tarafından
hazırlanan proje kapsamında restore edilerek arkeolojik eserlerin sergilendiği,
fotoğraf, resim sergilerinin açıldığı ve kültür organizasyonlarının
yapılabileceği bir kültür evine dönüştürülecek.
Knidos'tan
çıkan eserlerin sergilenebileceği bir müze olmaması nedeniyle sıkıntı yaşanan
Datça'nın bu açığı da kapatılacak. Restorasyon bütçesinin yüzde 75'i GEKA,
kalanı ise Datça Belediyesi ve Muğla Büyükşehir Belediyesi tarafından
karşılanacak.
AA
Etiketler:arkeoloji,anadolu,likya,pisidya,pamfilya
arkeoloji,
datça,
geka,
muğla,
rum kilisesi
Monday, October 27, 2014
İon Düzeni
Klasik mimarlıkta kullanılan beş
yapı düzeninden biridir. MÖ. VI.yy. civarında ortaya çıkmıştır. Temelden
krepidomaya kadar olan kısmı dor düzeniyle aynıdır. Kaidenin altından sütunun
üstüne kadar olan yükseklik, sütunun en alt kısmının çarpımının dokuz katı
kadardır. İon düzeninde sütunlar stylobata değil, bir kaide üzerine otururlar.
Sütun kaidesi yarım çap yüksekliğindedir. İki tip kaide mevcuttur.
1-
Anadolu-İon Tipi: Plinthosun üzerinde çift trochilos ve bir torus
sıralamasından oluşur.
2-
Attika-İon Tipi: Yarım daire kesitli iki dışbükey(torus) ile bunların arasına
yerleştirilmiş bir iç bükey(scotia) sıralamasından oluşur.
Sütun gövdesi sekiz çap yüksekliğindedir.
Üstünde yirmi dört yiv bulunur. İon sütununda, Dor sütununda bulunan enthasis
yoktur.
Etiketler:arkeoloji,anadolu,likya,pisidya,pamfilya
antik dönem mimari,
arşitrav,
atina nike tapınağı,
efes artemis tapınağı,
friz,
İon düzeni,
iyon düzeni,
korniş,
krepidoma,
sima,
stylobat,
torus,
trochilos
Friday, October 10, 2014
Roma Duvar Örgü Teknikleri
Taşıyıcı kolon dizileri (colonnade) veya tamamen kesme taş duvarlar Roma işçiliğinde nadir olarak görülmektedir. Augustus Forumu’nu çevreleyen duvar kesme taş duvara güzel bir örnektir, Augustus dönemindeki küçük Hellenistik tapınaklarda (Forum’daki Castor Tapınağı gibi) örneklerine rastlanmaktadır.
Romalılar kesme taş yapımına pratik katkılarda da bulunmuşlardır. Örneğin her bir frizi birbirine bağlayarak, arasında yer aldığı her bir kolona yük tahliyesi yapan bir kemer gibi, arşitravdaki desteksiz açıklıktaki yükün bir kısmının taşınmasına yardımcı olmuşlardır. Bu dönemin en iyi duvarcılık örnekleri Suriye ve Provence’de (Fransa) bulunmaktadır.
Romalılar taş bloklar kullanacakları zaman en büyüklerini tercih ederlerdi, çünkü bu saygınlık taşın büyüklüğüne göre değerlendiriliyordu. Bu da büyüklüğün süsten daha etkileyici olduğunu göstermektedir. Kesme taş duvarlarda taşlar bazen harca yatırılır, bazense Yunan tarzında olduğu gibi birbirlerine kenetlenirdi. Yüzey genellikle düzgün ve pürüzsüz yapılırdı, fakat bazı hallerde kabartma görüntüsü verilirdi. Duvar örme teknikleri arasında;
a.Opus Caementicum
Opus caementicum aslında bir duvar tekniğinden çok antik çimento adı ile bilinen pozzolana , kum ve kireç karışımından oluşan duvar harcı malzemesi ile oluşturulmuş moloz dolgu duvarların genel adıdır.
Tuğlanın pahalı olmasından dolayı Romalılar kaplama yöntemlerine yönelmiştirler. Bu yüzden büyük yapılarda, ahşap kalıplar arasındaki boşluklar kırma taş ve adi kireç karışımıyla doldurulmuş, duvarlar dışarıdan kalın sıva ile sıvanmış ya da taş veya tuğla ile kaplanmıştır. Duvar kaplama yöntemlerinde farklı kaplama teknikleri görülür;
Etiketler:arkeoloji,anadolu,likya,pisidya,pamfilya
Opus Caementicum,
Opus Incertum,
Opus Mixtum,
Opus Quadratum,
Opus Reticulatum,
Opus Testaceum / Latericum,
roma duvar örgü
Wednesday, October 1, 2014
Unutulmuş Krallık: Antik Alalah'ta Arkeoloji ve Fotoğraf
Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi galerisinde açılan Unutulmuş Krallık: Antik Alalah'ta Arkeoloji ve Fotoğraf sergisinin kitabı yayımlandı.
Murat Akar ve Hélène Maloigne tarafından derlenen; sanat tarihi, arkeoloji ve fotoğraf kategorilerindeki kitap raflardaki yerini aldı.
Koç Üniversitesi Yayınları, yeni bir kitabı daha okurlara sunuyor. Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi'nde (ANAMED) düzenlenen sergi kapsamında hazırlanan Unutulmuş Krallık: Antik Alalah'ta Arkeoloji ve Fotoğraf / The Forgotten Kingdom: Archaeology and Photography at Ancient Alalakh adlı kitap İngilizce ve Türkçe olarak iki dilde yayımlandı. Kitap, Aççana Höyük, antik Alalah kentinde hem 1930 ve 1940'larda, hem de günümüzde yapılan kazılarda çekilmiş fotoğrafları arkeoloji, sanat tarihi ve fotoğraf meraklılarının ilgisine sunuluyor.
Etiketler:arkeoloji,anadolu,likya,pisidya,pamfilya
Aççana Höyüki,
Alalakh,
amik ovası,
anamed,
antakya,
Antik Alalah,
arkeoloji,
koç üniversitesi,
tunç çağı
Wednesday, September 17, 2014
Denizlerimizde Tarih Yeniden Yazılıyor! |
Marmaris Hisarönü Körfezinde gerçekleştirilen su altı araştırmalarında Uluburun batığından daha eski bir batığa rastlandı.
Bakanlığımız izinleri ile 2005 yılından bu yana Ege ve Akdeniz kıyılarında Dokuz Eylül Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Harun ÖZDAŞ başkanlığında gerçekleştirilen arkeolojik sualtı araştırmaları, 2014 yılında da Bakanlık Temsilcimizin katılımıyla Muğla ve Antalya İlleri kıyılarında gerçekleştirilmiştir. |
Etiketler:arkeoloji,anadolu,likya,pisidya,pamfilya
akdeniz,
amfora,
ege,
gaga ağızlı testi,
hisarönü körfezi,
marmaris,
tunç çağ,
uluburun batığı
Saturday, September 13, 2014
|
Likya Birliği’nin başkenti Patara’da Tepecik Akropolisi’nde yürütülen kazı çalışmaları sırasında, bu güne kadar Likya kıyı kentlerinin erken tarihine yönelik bilinen ve yazılanları değiştirecek özel buluntulara ulaşıldı.
Buluntular arasında en erkeni olan ve MÖ 3. binyıla tarihlenen figürin; ayrıca Likya Bölgesi’nde bilinen tek örnek olup, Patara’da daha önce de az sayıda olmasına rağmen çanak-çömlekle belgelenen Erken Tunç Çağı, bu figürinle yorumlanabilir bir boyuta ulaşarak Anadolu’nun iç kesim kültürleri ile öngörülen bağlantılar ortaya çıkmaya başladı. |
Etiketler:arkeoloji,anadolu,likya,pisidya,pamfilya
ana tanrıça figürini,
astarte,
lidya sikkesi,
likya,
patara,
tepecik akropolü,
tunç çağı
Antalya İli, Perge Antik Kenti’nde Antalya Müzesi Müdürlüğü başkanlığında
sürdürülen kazı çalışmalarında çok önemli ve benzersiz sayılabilecek
heykeltıraşlık eserlerinin ortaya çıkarılmasına devam ediliyor.
Özellikle son iki yıldır artan çalışma gün sayısı ve ivme kazanan
çalışmalar ile kentte yürütülen restorasyon çalışmaları yanında, göz
kamaştıran heykeltıraşlık eserleri de Perge’nin ihtişamını ve sanatsal
zenginliğini ortaya koyuyor.
|
Etiketler:arkeoloji,anadolu,likya,pisidya,pamfilya
at heykeli,
Isis,
perge,
roma dönemi heykel,
tanrıça başı,
the perge,
Tykhe
Sunday, September 7, 2014
Antalya ili, Aksu ilçesi, Perge Antik Kentinde Antalya Müzesi Müdürlüğü
başkanlığında 2012 yılından bu yana yürütülen kazı, restorasyon ve temizlik
çalışmalarına 2014 yılında da yaklaşık 60 kişilik bir ekiple aralıksız devam
ediliyor.
Kazı çalışmalarında kentin kuzey-güney caddesini batı yönde kesen,
üzerinde su kanalı, güney ve kuzeyinde portikli yol ve dükkânlar yer alan batı
caddenin sonuna yaklaşılırken, Kuzey Hamamın caddeye bakan cephesi de açığa
çıkarılıyor.
Etiketler:arkeoloji,anadolu,likya,pisidya,pamfilya
antalya museum,
antalya müzesi,
hellenistik kule,
kuzey hamamı,
perge,
perge 2014,
roma kapısı,
the perge
Thursday, August 28, 2014
Anadolu'nun en düzenli Roma dönemi kentlerinden biri olan, mimarisi yanında mermer heykeltıraşlığıyla da ünlü Perge Antik Kenti'nde 2012 yılından bu yana Antalya Müzesi Müdürlüğü Başkanlığında; bilimsel ekiplerin katılımı sürdürülen kazı ve restorasyon çalışmalarında bulunan kadın başı heyecan yarattı. |
Etiketler:arkeoloji,anadolu,likya,pisidya,pamfilya
antalya museum,
antik kent perge,
arkeoloji,
hadrian,
heykel perge,
müze antalya,
the perge
Sunday, August 24, 2014
Ebola Virüsü Hastalığı
- Ebola Virüsü insanlarda Ebola Virüsü Hastalığına (Eski adı Ebola Hemorajik Ateşi) yol açar. İnsanlarda ve primatlarda (enfekte maymun, goril, şempanze, meyve yarasası, orman antilobu ve kirpi gibi) sıklıkla ölüme yol açan ciddi bir hastalıktır.
- Ebola Virüsü Hastalığı salgınlarında ölüm oranı %90’lara kadar çıkabilmektedir.
- Ebola Virüsü Hastalığı salgınları öncelikle tropikal ormanların yakınında bulunan Orta ve Batı Afrika’nın ücra köylerinde meydana gelmektedir.
- Virüs insanlara vahşi hayvanlardan geçer ve insandan insana bulaşır.
- Meyve Yarasaları (Fruit Bats) Ebola Virüsünün doğal konağı olarak görülmektedir.
- Hastalığın insan ve hayvanlar için özel bir tedavisi ya da aşısı bulunmamaktadır.
Etiketler:arkeoloji,anadolu,likya,pisidya,pamfilya
alicante ebola,
berlin ebola,
ebola,
ebola in karnataka,
ebola sacramento,
ebola virüsü
Subscribe to:
Posts (Atom)