Home

Friday, March 18, 2016

Hasankeyf Avrupa’nın tehlike altındaki yedi kültür mirasından biri 

Avrupa’nın önde gelen kültür mirası kuruluşlarından Europa Nostra ile Avrupa Yatırım Bankası Enstitüsü (EIBI), 2016 yılına ait ‘Avrupa’nın En Tehlikedeki Yedi Kültürel Mirası’ listesini ilan etti. Listede Hasankeyf de var.


                             Fotoğraflar: DHA
Venedik’te düzenlenen toplantıda ilan edilen listede yer alan Hasankeyf, yüzlerce arkeolojik kalıntı ve endemik türü barındırıyor ve yapımı süren Ilısu Barajı’yla sular altında kalacak. Hasankeyf’in sular altına kalmasına yol açacak kanun tasarısı ocak ayı sonunda Meclis’ten geçmişti. Tasarıya göre baraj ve hidroelektrik santrali (HES) kurulacak, Hasankeyf ilçe merkezi başka bir yere taşınacak.
Arkeofili.com’da yer alan habere göre Europa Nostra ile Avrupa Yatırım Bankası Enstitüsü, önümüzdeki aylarda, seçilen yedi yeri ziyaret edecek ve ilgililerle görüşecek. Kültür mirası ve finans uzmanları da ziyarete katılacak, fon desteği için çaba gösterecek.
Liste tarih, arkeoloji, mimari, koruma, proje analizi ve finans uzmanlarından oluşan bir heyet tarafından 14 kültür mirası arasından seçildi. Listede yer alan diğer yerler şöyle: Ermenistan’daki Ererouyk arkeolojik sit alanı ve Ani Pemza köyü, Estonya’daki Patarei Deniz Kalesi, Finlandiya’daki Helkinski-Malmi Havalimanı, Fransa’daki Colbert Swing Köprüsü, Sakız adasındaki Kampos ve İspanya’daki Padua San Antonio Manastırı.

‘Bu alanların parlak bir geleceği olmalı’

Programın amacı, eylemleri kolaylaştırmak ve ‘örnek olmak’ ilkesini yaygınlaştırmak. Europa Nostra Başkanı ünlü tenor Plácido Domingo,“Bu liste ile geri dönüşü olmayacak şekilde kaybolma tehlikesi içinde bulunan yerlere dikkat çekiliyor. Bu sitlerin yerli halkı miraslarını korumak konusunda kararlı ve yaygın desteğe ihtiyaçları var” diye konuştu.
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spordan sorumlu Avrupa Komisyonu Üyesi Tibor Navracsics de “Amacımız, yerli halkların kültür miraslarını keşfetmeleri ve yaşatmalarında söz sahibi olmalarını sağlamak. Bu, insanları bir araya getirmenin, açık, hoşgörülü toplumlar yaratmanın en iyi yollarından biri ve bu husus, bugün her zaman olduğundan daha büyük ve yaşamsal öneme sahip” dedi.



TARİHİ SABUNLA SİLİYORLAR

Muğla Beşparmak Dağları’ndaki bazı maden ocaklarının, SİT alanı gibi engellere takılmamak için 8 bin yıllık tarihi kaya resimlerini sildikleri iddia edildi
Muğla ve Aydın arasında yer alan ve antik çağda Latmos olarak isimlendirilen Beşparmak Dağları, 1994'te Alman arkeolog Anneliese Peshlow tarafından bulunan kaya resimleriyle, son yılların en büyük tarih öncesi arkeolojik buluntularına ev sahipliği yapıyor. Latmos'ta sadece kaya resimleri değil, Zeus Tapınağı gibi birçok arkeolojik yapı da bulunuyor. Ayrıca bölge birçok endemik bitki türlerini de barındırıyor.

8 bin yıllık resimler 

Büyük tarihi öneme sahip Latmos'taki büyük granit kaya kütlelerinin korunaklı bölümlerine çizilen ve günümüzden yaklaşık 8 bin yıl öncesine tarihlenen eşsiz kaya resimleri, ardı ardına açılan maden ocakları nedeniyle büyük tehlike altında.

Yok edici yöntemler 

Tepkiler sonucunda kısa süre önce harekete geçen Aydın Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, Latmos'un Aydın ili sınırlarında kalan kısmında işletilen taş ocaklarının faaliyetlerini durdurdu. Ancak Latmos'un Milas sınırları içerisinde faaliyetlerine devam eden maden ocakları, yöre halkından ve çevrecilerden tepki toplamaya devam ediyor. Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Havva İşkan Işık, maden ocaklarının sit engeline takılmamak için bazı yok edici yöntemler kullandığını söyledi. Işık, bu kaya resimlerinin taş ocaklarının sahipleri tarafından silindiğini iddia ederek, "Kültürel varlıklarımızı kaybediyoruz. Bafa Dağları'nda inanılmaz büyüklükteki alanlara taş ocağı izni verildi. Bu taş ocaklarında çalışma izni alanlar, 'SİT, koruma alanı' denilen o probleme takılmamak için bu görünen kaya resimlerini arap sabunuyla, süngerle ve zımparayla yok ediyor" diye konuştu.

İdam geri gelsin

"Resimleri yok edenlere idam cezası verilmeli" diyerek sert bir tepki gösteren Işık, "Çocuk tecavüzcülerine, kadına şiddete ve kültür varlıklarına zarar verenlere idam cezasının geri dönmesinden yanayım. Belki biraz sert konuştum ama beni anladığınızı biliyorum. Çünkü muhtemelen ya bahar aylarındaki şölenleri ya da daha büyük olasılıkla evlilik törenlerini resmeden bu eşsiz değerlerimiz yok oluyor" dedi.

VOLKAN YILDIZ


Datça'da tarihi Rum Kilisesi'nin bahçesinde insan kemikleri bulundu
Muğla'nın Datça ilçesinde 19. yüzyıldan kalma Rum Kilisesi'nin restorasyon çalışmaları sırasında bahçede yapılan kazılarda mezar, kafatası ve kemik parçaları bulundu.

·          
Muğla'nın Datça ilçesinde kültür evine dönüştürülmek üzere restorasyon çalışmalarına başlanan 19. yüzyıldan kalma Rum Kilisesi'nin bahçesinde yapılan kazılarda mezar, kafatası ve kemik parçaları bulundu.
Datça Belediyesi'nin Güney Ege Kalkınma Ajansı'ndan (GEKA) 455 bin lira destekle hazırladığı "Hızırşah Yaşayan Tarih, Kültür ve Sergi Evi ile Kültür Rotası" Projesi kapsamında, ilçeye 6 kilometre uzaklıktaki Hızırşah Mahallesi'ndeki Rum Kilisesi'nin restorasyon çalışmalarına başlandı.
Muğla Büyükşehir Belediyesi ve Datça Yerel Tarih Derneği'nin de ortağı olduğu proje kapsamında, tarihi binanın yoldan arka cephesinde çevre düzenleme çalışması yapan işçiler, çalışmalar sırasında kafatası ve kemik parçalarına, yaklaşık iki metre uzağında ise bir mezara rastlayınca durumu Marmaris Müze Müdürlüğü'ne bildirdi.Bölgeye gelerek çalışma başlatan Marmaris Müzesi Müdürlüğü yetkilileri, ortaya çıkan kafatası ve insan kemiklerini incelemeye aldı. Bakanlık tarafından görevlendirilecek uzman ekipler tarafından Bizans dönemine ait olduğu tahmin edilen mezarın da açılarak inceleme yapılması bekleniyor.
BÖLGEDE YÜRÜTÜLECEK PROJE
1924 ve 1932 yılları arasında yaşanan mübadele sonrasında kaderine terk edilen ve 1970'de belediyenin mülkiyetine geçen tarihi kilise, uzun yıllar çeşitli kazılarda bulunan tarihi eserlerin konulduğu depo olarak kullanıldı. Bakımsızlık nedeniyle harabeye dönen kilise, Datça Belediyesi tarafından hazırlanan proje kapsamında restore edilerek arkeolojik eserlerin sergilendiği, fotoğraf, resim sergilerinin açıldığı ve kültür organizasyonlarının yapılabileceği bir kültür evine dönüştürülecek.
Knidos'tan çıkan eserlerin sergilenebileceği bir müze olmaması nedeniyle sıkıntı yaşanan Datça'nın bu açığı da kapatılacak. Restorasyon bütçesinin yüzde 75'i GEKA, kalanı ise Datça Belediyesi ve Muğla Büyükşehir Belediyesi tarafından karşılanacak.
AA

Monday, October 27, 2014

İon Düzeni

            Klasik mimarlıkta kullanılan beş yapı düzeninden biridir. MÖ. VI.yy. civarında ortaya çıkmıştır. Temelden krepidomaya kadar olan kısmı dor düzeniyle aynıdır. Kaidenin altından sütunun üstüne kadar olan yükseklik, sütunun en alt kısmının çarpımının dokuz katı kadardır. İon düzeninde sütunlar stylobata değil, bir kaide üzerine otururlar. Sütun kaidesi yarım çap yüksekliğindedir. İki tip kaide mevcuttur.
1- Anadolu-İon Tipi: Plinthosun üzerinde çift trochilos ve bir torus sıralamasından oluşur.
2- Attika-İon Tipi: Yarım daire kesitli iki dışbükey(torus) ile bunların arasına yerleştirilmiş bir iç bükey(scotia) sıralamasından oluşur.
            Sütun gövdesi sekiz çap yüksekliğindedir. Üstünde yirmi dört yiv bulunur. İon sütununda, Dor sütununda bulunan enthasis yoktur.

Friday, October 10, 2014

Roma Duvar Örgü Teknikleri


Taşıyıcı kolon dizileri (colonnade) veya tamamen kesme taş duvarlar Roma işçiliğinde nadir olarak görülmektedir. Augustus Forumu’nu çevreleyen duvar kesme taş duvara güzel bir örnektir, Augustus dönemindeki küçük Hellenistik tapınaklarda (Forum’daki Castor Tapınağı gibi) örneklerine rastlanmaktadır.
Romalılar kesme taş yapımına pratik katkılarda da bulunmuşlardır. Örneğin her bir frizi birbirine bağlayarak, arasında yer aldığı her bir kolona yük tahliyesi yapan bir kemer gibi, arşitravdaki desteksiz açıklıktaki yükün bir kısmının taşınmasına yardımcı olmuşlardır. Bu dönemin en iyi duvarcılık örnekleri Suriye ve Provence’de (Fransa) bulunmaktadır.

Romalılar taş bloklar kullanacakları zaman en büyüklerini tercih ederlerdi, çünkü bu saygınlık taşın büyüklüğüne göre değerlendiriliyordu. Bu da büyüklüğün süsten daha etkileyici olduğunu göstermektedir. Kesme taş duvarlarda taşlar bazen harca yatırılır, bazense Yunan tarzında olduğu gibi birbirlerine kenetlenirdi. Yüzey genellikle düzgün ve pürüzsüz yapılırdı, fakat bazı hallerde kabartma görüntüsü verilirdi. Duvar örme teknikleri arasında;

a.Opus Caementicum
Opus caementicum aslında bir duvar tekniğinden çok antik çimento adı ile bilinen pozzolana , kum ve kireç karışımından oluşan duvar harcı malzemesi ile oluşturulmuş moloz dolgu duvarların genel adıdır.


Tuğlanın pahalı olmasından dolayı Romalılar kaplama yöntemlerine yönelmiştirler. Bu yüzden büyük yapılarda, ahşap kalıplar arasındaki boşluklar kırma taş ve adi kireç karışımıyla doldurulmuş, duvarlar dışarıdan kalın sıva ile sıvanmış ya da taş veya tuğla ile kaplanmıştır. Duvar kaplama yöntemlerinde farklı kaplama teknikleri görülür;

Wednesday, October 1, 2014

Unutulmuş Krallık: Antik Alalah'ta Arkeoloji ve Fotoğraf


Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi galerisinde açılan Unutulmuş Krallık: Antik Alalah'ta Arkeoloji ve Fotoğraf sergisinin kitabı yayımlandı.

Murat Akar ve Hélène Maloigne tarafından derlenen; sanat tarihi, arkeoloji ve fotoğraf kategorilerindeki kitap raflardaki yerini aldı.
Koç Üniversitesi Yayınları, yeni bir kitabı daha okurlara sunuyor. Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi'nde (ANAMED) düzenlenen sergi kapsamında hazırlanan Unutulmuş Krallık: Antik Alalah'ta Arkeoloji ve Fotoğraf / The Forgotten Kingdom: Archaeology and Photography at Ancient Alalakh adlı kitap İngilizce ve Türkçe olarak iki dilde yayımlandı. Kitap, Aççana Höyük, antik Alalah kentinde hem 1930 ve 1940'larda, hem de günümüzde yapılan kazılarda çekilmiş fotoğrafları arkeoloji, sanat tarihi ve fotoğraf meraklılarının ilgisine sunuluyor.

Wednesday, September 17, 2014

Denizlerimizde Tarih Yeniden Yazılıyor! 
Marmaris Hisarönü Körfezinde gerçekleştirilen su altı araştırmalarında Uluburun batığından daha eski bir batığa rastlandı.
 
Bakanlığımız izinleri ile 2005 yılından bu yana Ege ve Akdeniz kıyılarında Dokuz Eylül Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Harun ÖZDAŞ başkanlığında gerçekleştirilen arkeolojik sualtı araştırmaları, 2014 yılında da Bakanlık Temsilcimizin katılımıyla Muğla ve Antalya İlleri kıyılarında gerçekleştirilmiştir.

Saturday, September 13, 2014



Likya Birliği’nin başkenti Patara’da Tepecik Akropolisi’nde yürütülen kazı çalışmaları sırasında, bu güne kadar Likya kıyı kentlerinin erken tarihine yönelik bilinen ve yazılanları değiştirecek özel buluntulara ulaşıldı.
Buluntular arasında en erkeni olan ve MÖ 3. binyıla tarihlenen figürin; ayrıca Likya Bölgesi’nde bilinen tek örnek olup, Patara’da daha önce de az sayıda olmasına rağmen çanak-çömlekle belgelenen Erken Tunç Çağı, bu figürinle yorumlanabilir bir boyuta ulaşarak Anadolu’nun iç kesim kültürleri ile öngörülen bağlantılar ortaya çıkmaya başladı.
Antalya İli, Perge Antik Kenti’nde Antalya Müzesi Müdürlüğü başkanlığında sürdürülen kazı çalışmalarında çok önemli ve benzersiz sayılabilecek heykeltıraşlık eserlerinin ortaya çıkarılmasına devam ediliyor.

Özellikle son iki yıldır artan çalışma gün sayısı ve ivme kazanan çalışmalar ile kentte yürütülen restorasyon çalışmaları yanında, göz kamaştıran heykeltıraşlık eserleri de Perge’nin ihtişamını ve sanatsal zenginliğini ortaya koyuyor.

Sunday, September 7, 2014

Antalya ili, Aksu ilçesi, Perge Antik Kentinde Antalya Müzesi Müdürlüğü başkanlığında 2012 yılından bu yana yürütülen kazı, restorasyon ve temizlik çalışmalarına 2014 yılında da yaklaşık 60 kişilik bir ekiple aralıksız devam ediliyor.

Kazı çalışmalarında kentin kuzey-güney caddesini batı yönde kesen,  üzerinde su kanalı, güney ve kuzeyinde portikli yol ve dükkânlar yer alan batı caddenin sonuna yaklaşılırken, Kuzey Hamamın caddeye bakan cephesi de açığa çıkarılıyor.

Thursday, August 28, 2014

Anadolu'nun en düzenli Roma dönemi kentlerinden biri olan, mimarisi yanında mermer heykeltıraşlığıyla da ünlü Perge Antik Kenti'nde 2012 yılından bu yana Antalya Müzesi Müdürlüğü Başkanlığında; bilimsel ekiplerin katılımı sürdürülen kazı ve restorasyon çalışmalarında bulunan kadın başı heyecan yarattı.