Cavea (Seyirci oturma yerlerinin bulunduğu alan), Orkestra ve Scene (Sahne) olmak üzere üç ana bölümden oluşur. Cavea ve sahne arasında orkestraya ayrılan alan, yarım daireden biraz geniştir. Bir dönem orkestra alanında yine aynı dönem popüler olan gladyatör ve vahşi hayvan dövüşleri yapılmıştır. 13000 seyirci kapasitelidir. Alt tarafta 19, üstte 23 oturma sırası vardır. Tiyatroda orkestra kısmının korkuluklarla çevrilmiş olması, burada gladyatör oyunlarının da yapıldığını göstermektedir. Fakat Perge tiyatrosunun en ilginç bölümü sahne binasıdır. 5 kapı ile kulise açılan sahne binasını yüzünde tablolar halinde şarap tanrısı Dionysos’un hayatını anlatan rölyefler vardır. Perge tiyatrosunun sahne binasındaki mermer kabartmalar da adeta bir filmin kareleri gibi betimlenmiştir. Sahne binasının yıkılması sonucu bu kabartmalardan bir çoğu ağır hasar görmesine rağmen Dionysos’un hayatını anlatan bölümler oldukça anlaşılır durumdadır.
Sunday, March 27, 2016
Perge Tiyatrosu
Etiketler:arkeoloji,anadolu,likya,pisidya,pamfilya
air photo,
perge,
Perge nasıl gidilir,
Perge nerede,
theater,
tiyatro
Saturday, March 26, 2016
Etiketler:arkeoloji,anadolu,likya,pisidya,pamfilya
arkaik dönem heykel,
kore,
kuros,
Yunan heykeli,
yunan heykelinin kökeni
Sunday, March 20, 2016
Etiketler:arkeoloji,anadolu,likya,pisidya,pamfilya
cicero,
kilikya,
mehmet kurt,
parth,
roma
BENEVENT
TRAJAN TAKI 107-114
Etiketler:arkeoloji,anadolu,likya,pisidya,pamfilya
benevent,
roma portre,
roma yontu,
traian,
trajan takı
S. Mitchell, “Erken İmparatorluk Döneminde
Romalılar ve Yahudiler: Paganlık, Yahudilik ve Hıristiyanlık Arasındaki
Sınırlar Üzerine Düşünceler” (Türkçe
çev. T. Kaçar), Arkeoidea 8 (2010), s. 7-20
Erken İmparatorluk Döneminde Romalılar ve Yahudiler:
Paganlık, Yahudilik ve Hıristiyanlık Arasındaki Sınırlar Üzerine Düşünceler[1]
Stephen Mitchell[2]
(Çeviri:
Turhan Kaçar)[3]
Etiketler:arkeoloji,anadolu,likya,pisidya,pamfilya
hıristyanlık,
paganlık,
romalılar,
stephen mitchell,
turhan kaçar,
yahudilik
Seramikte Form ve Kullanım
Seramiklerin
günümüzde olduğu gibi, geçmiş bin yıllarda da kullanım alanı oldukça çeşitli
olmuştur. Ancak, seramiğin en yaygın kullanım alanının, mutfak ve yiyecekle
ilgili işlevlere ait olduğu görülmektedir. Bu kapsamda bakıldığında, seramik
kapların yiyeceğe ilişkin ihtiyaçlara yönelik üç temel işlevi var:
1.
Depolama/Saklama
2.
İşlemden geçirme
3.
Taşıma
Bu
işlevleri alt başlıklara bölmek mümkün. Örneğin Depolama ->Uzun ve kısa
süreli, sıvı veya kuru gıda. İşlemden geçirme-> Isıyla, ısı olmadan vb. Kapların
hangi ihtiyaca hizmet ettiği ise kabın tercih edilen formu üzerinde belirleyici
etkiye sahiptir. Ancak, bazı kapların birden fazla amaca hizmet edebileceği de
unutulmamalı (Örneğin, testiler hem suyu taşımak, hem ev içerisindeki kullanım
zamanlarına kadar suyu depolamak/saklamak amaçlı kullanılabilir).Genellikle
kapları işlevlerine göre adlandırmak mümkün. Ör. Kase, kavanoz, küp, fincan vb.
Bunlargenel terimler, her zaman kaba ait yeterli bilgiyi sağlamayabiliyorlar.
Ayrıca bazen kabın hangikategoriye girdiğini belirlemek zor olabiliyor. Örn.
Kap kavanoz mu, vazo mu?Belirli bölgelerde, örn. Yunan arkeolojisinde, belirli
kap formlarını tanımlayan spesifik terimler var,
krater,
kylix vb.
Kapları
anatomik olarak tanımlamak mümkün. Kap gövdesinin, en tepeden en dibe kadar
çeşitli bölümleri:
Ağız:
Kabın açıklığının bulunduğu üst kısmının kenar kesimi
Boyun:
Ağız kenarı ile gövde ya da omuz arasındaki kesim
Omuz:
Ağız ya da boyun ile gövde arasındaki geçiş bölgesi, kabın genel yüksekliğinin
üst yarısı, bukesimin en geniş yeri.
Gövde:
Omuz ile dip arasındaki bölge, üst ve alt gövde olarak ayrılır.
Karın:
Kabın genel yüksekliğinin alt yarısı, bu kesimin en geniş yeri, gövde ile dip
ya da kaidearasındaki geçiş bölgesidir.
Dip:
Kabın üzerinde durduğu düzlem.
Kaide,
Ayak: Kabın üzerinde durduğu, dibe dıştan eklenmiş bölüm.
Kaplar
emzik, akıtacak, kulp, tutamak, ayak gibi çeşitli diğer unsurlara da sahip
olabilir ve bu unsurları da anatomik olarak tanımlamak mümkündür. Kabın
anatomisine ait ikincil unsurlar ise ağız ve dudakların formu, kabın
duvarlarına yapılmış süslemeler, eklemeler vb.’dir.
Formları
tanımlamak:
İşleve
yönelik tanımlamalar:
İşleve
yönelik tanımlamalarda, kabın kullanım amacına yönelik çıkarımlar gözönünde
bulundurulur. İşleve yönelik tanımlamalarda, bir standarda ulaşabilmek için
genellikle kabın boyu ile en büyük çapının oranı ve ağız bölümünün
biçimi/büyüklüğü gibi unsurlar dikkate alınır. Örneğin, bir kap kase mi, çanak
mı? Bunu, hesaplanan orana göre karar verebiliyoruz. Kabın yüksekliğini
hesaplarken gövde ve boyun hesaplanır ancak genellikle tabana ait destekleyici
unsurlar hesaplanmaz. Genellikle en geniş çap gövde veya ağızda görülen en
geniş çaptır, emzik, kulp gibi eklemeler hesaba katılmaz.
Bu
sistem, kapların form tipolojisinde bir standart yaratmak adına işlevsel
olmuştur, ancak kapların özgün olup çok değişik form ve oranlara sahip olduğu
durumlarda, kapları bu kriterleri ele alarak bir tanıma sokmak zor
olabilmektedir. Ayrıca, kabın oranları gözönüne alınarak atandığı form tipi,
kabın işlevini yansıtmıyor da olabilir.
Kapların
kontürlerine yönelik tanımlamalar:
Bu
tanımlama biçiminde, kapların kontürü ve görünümleri temel alınır, kase,
kavanoz gibi genel işlevsel adlandırmalardan kaçınılır. Kaplar, görünümlerine
göre adlandırılır. Gövdeler basit veya bileşik olabilmektedir. Gövde üzerinde
görülen kesişim noktaları, eğilme noktaları ve kabın uç noktaları kabın silueti
üzerinde belirleyicidir (Dışbükey, iç bükey vb.).
Geometrik
veya hacimsel tanımlamalar:
Bu
tanımlama biçiminde kapların hacimsel geometrisi dikkate alınır. Tanımlamalar
yapılırken, küre, elipsoid, ovaloid, silindir, konik, hiperbolid gibi tanımlar
kullanılır. Çoğu kabı geometrik olarak tanımlamak mümkündür, örneğin büyük
pithoslar, kabaca iki kesik koniğin birleşimi olarak düşünülebilir. Bu
tanımlama yönteminin avantajı, geometrik şekillerin temel referansları
bilindiğinde (örn. Yükseklik, çap vb.), hacimlerinin hesaplamanın çok kolay
oluşudur. Böylece, özellikle depolama kaplarının kapasitelerine yönelik
tahminlerde bulunmak oldukça kolaylaşmaktadır.
Formlar
ve Kullanım Alanları:
Kabın
formunu etkileyen aşağıdaki unsurlar, kabın kullanımıyla da doğrudan
ilişkilidir:
-
Kabın hacmi
-
Kabın dengesi
-
Kabın içeriğinin erişilebilirliği
-
Kabın taşınabilirliği
Kabın
hacmi, kabın şekli ve büyüklüğüyle ilişkilidir. Kabın katı mı yoksa sıvı mı
ihtiva edeceği, ihtiva edeceği malzemenin saklanacağı süre ve kaç kişi
tarafından kullanılacağı, ve çevresel faktörler (örneğin su kaynağının kullanım
alanına uzaklığı) belirleyici olabilmektedir. Kapların standart hacimlerde veya
bu standart hacimlerin katlarında da üretilebilmektedirler.
Kabın
dengesi, kabın itildiği durumlarda devrilmeye karşı direncini yansıtmaktadır.
Şekil, oran, ağırlık merkezi, taban genişliği gibi unsurlar kabın dengesi
üzerinde belirleyicidir. Örn. Geniş tabanlı, yüksekliği daha az olan kaplar
daha dengelidir. Yüksek, uzun boyunlu, dar tabanlı kapların ise ağırlık merkezi
daha yukardadır, bu nedenle devrilmeye daha müsaittirler. Ancak, bu durum
istenen bir özellik de olabilir, örneğin bir sıvının kaptan akıtılacağı
durumlarda, kabı kolayca devirebilmek kullanımda kolaylık sağlamaktadır.
Yükseklik/gövde çapı fazla olan kapların dengesini arttırmak için omuzlar daha
aşağı noktalara yerleştirilebilir.
Kabın
içeriğinin erişilebilirliği, ağız bölgesinin çapıyla ilişkilidir. Ağzı dar olan
kapların içine erişmek güçtür. Büyük ve derin kapların içeriğine erişmek de
benzer şekilde güçtür. Derinliği az olan ve ağız çapı geniş olan kapların
içeriğine ise erişmek çok çok kolaydır. Yüksek ve ince boyunlu bir kabın içeriğine
erişmek güç olabilir, ancak sıvıların kaptan döküldüğü durumlarda, bu sıvının
istenen yere dökülmesine imkan veren istenen bir özellik olacaktır.
Kabın
taşınabilirliği boyutu, ağırlığı ve kolay tutulabilirliği ile ilgili. Örneğin,
sıcak içeceklerin içileceği bir bardağın kulplu olması, onun
kullanımını/tutulabilirliğini kolaylaştırıyor. Kabın ağırlığı, boyutunun yanı
sıra, cidar kalınlığı ile de ilişkili. Kabın taşınabilirliğinde önemli olan bir
başka unsur ise taşıma esnasında kap içeriğinin güvenliği. Örn. Kabın kapaklı
oluşu veya ağzının olası devrilmeler sonucundaki dökülmelere karşı
kapatılabilir oluşu.
Kap formu ve kullanım
ilişkisi:
Genellikle
uzun süreli depolama/saklama amacı taşıyan kaplar büyüktür ve dolu oldukları
zaman kolaylıkla taşınamayacak kadar ağırdırlar. Etnolojik veriler sıvılar için
üretilmiş saklama kaplarının katılar için üretilmiş saklama kaplarına göre daha
fazla çeşitliliğe sahip olduğunu göstermiştir. Sıvı saklama kapları dökmeyi
kolaylaştırmak amacıyla daha ince-uzun yapıda, kuru saklama kapları ise göreceli
olarak daha kısa ve tıknaz yapıdadır, ağız genişlikleri değişken boylarda
olabilmektedir.
Form
dışında, kabın kullanımında belirleyici olan ve hammadde/üretim teknikleri ile
doğrudan
ilgili olan diğer unsurlar :
-
Kabın cidarı
-
Mekanik strese karşı dayanıklılığı
-
Termal strese karşı dayanıklılığı
-
Gözenekliliği
-
Yüzey işlemleri
Pişirme
kapları çok çeşitli biçimlerde olabilmektedir. Ancak genel bir özellik olarak,
termal
dayanıklığın
daha yüksek olması için keskin köşeler yerine yuvarlak formlara sahiptirler.
Isıyı daha iyi iletmek amacıyla cidar kalınlığının fazla olmaması tercih
edilir. Genel olarak kaba dokulu, gözenekli ve termal genleşme katsayısı düşük
olan malzeme katkılarına sahiptirler. Pişirme kaplarının ağız genişlikleri
yemeklerin kabın içerisine konulmasına ve çıkarılmasına izin verecek çapta
olmalıdır. Ancak ağırlıklı olarak su kaynatılan kapların daha dar bir ağız
genişliğine sahip olması ve daha uzun gövdeli olması buharlaşma miktarını
azaltacağı için suyun daha kolay kaynamasına olanak verecektir. Kızartma
işlevindeki kapların ise daha yayvan/tava biçimli olmaları beklenmelidir. Sunum
ve yemek kapları çok çeşitli biçimlerde olabilmektedir. Onların da yemeklere
kolay erişilebilecek bir ve kolay devrilmeyecek formlarda olmaları
gerekmektedir (Kase ve tabaklar). Sıcak yiyecek/içecek bulunduran kapları
taşımak amacıyla tutamaklar/kulplar tercih edilebilir. Sıcak sıvıyı taşıyacak
bir bardak kulbun yanı sıra ısıyı izole etmek amacıyla kalın cidara da sahip
olabilir.
Taşıma
işlevine yönelik olarak kabın dolu olduğu zamanlardaki ağırılğı önemlidir. Su
taşımaya yönelik kaplar/testiler genellikle 7,5- 17 lt hacim aralığında, dolu
olduklarında yaklaşık 8-16 kg ağırlığındalar.
Corint
amforası doluyken 25-85 kg arasında olmalı, muhtemelen yuvarlanarak taşınıyor
ve gemilere yükleniyordu. Uzun mesafeli ticarette kullanılan kaplar hem taşıma
hem de depolama/saklama işlevine sahip olmalı. Bu nedenle hem ürünü iyi
korumaları (örn. Ağızlarının sıkı bir şekilde kapalı olabilmesi, sızdırmaz
olmaları) hem de kolay taşınabilir olmaları önemli. Bu tür kaplarda kalın cidar
ağırlık açısından dezavantaj sağlayabilir, ancak dayanıklılık açısından tercih
de edilebilir. Ayrıca kapların form olarak kolay stoklamayı sağlayabilmesi
önemli. Örn. Gemiye pek çok amfora sığabilmeli. Bu tür kaplar arasında üst üste
devrilmeden yerleştirilebilmelerine olanak tanıyan kenar biçimlerine olanak veren
örnekler de var. Ağız açıklığı sınırlandırılmamış olan formlarda (örn. Kase),
el veya kaşık benzeri aletler kolayca kabın içine ulaşabilir. Bu hem yemeklerin
sunumu ve kolay yenilebilmesi açısından, hem de kabın içerisinde malzemelerin
karıştırılması gibi bir işlem yapılacaksa kolaylı. Ağız açıklığı
sınırlandırılmış olan formlarda ise içinde malzemeleri (özellikle sıvıları)
korumak amacıyla anlamlı. Küçük ağız açıklığına sahip kapların ağızlarını
kapamak da daha kolay.
Boyunlu
kaplar hem depolama, hem taşıma açısından işlevsel (örneğin suyun bir yerden
bir yere taşınması, kullanım zamanına kadar korunması, boyun suyun taşınırken
dökülme ihtimalini kısıtlıyor). Uzun ve ucu dışa doğru açılan bir boyun hem akıtacak
hem de huni görevi görerek, sıvıların hem kap dışına kolay dökülmesine, hem de
kabın sıvıyla daha kolay doldurulmasında kolaylık sağılyor. Geniş boyunlu bir
kap bazen dökülerek kap dışına çıkarılan, bazen de kepçe vb. bir araçla kap
dışına çıkarılan içeriğin saklandığı kaplarda işlevsel. Ağız kenarının şekli
de, kabın işlevine hizmet edebilir. Örneğin dar boyunlu taşıma kaplarında ağız kenarının
daha kalın yapılması, boyunların kazayla kırılmalarına karşı dayanıklılık
sağlayabilir. Veya ağız kenarının biçimi kabın kaldırılmasını kolaylaştıracak
bir forma sahip olabilir. Ya da kabın içindeki sıvıyı daha kolay akıtmasını
sağlayacak. Ayrıca ağız kenarının biçimi, kabın ağzının daha kolay bağlanmasını
destekleyebilir.
Kabın
tabanı/dip bölümü kabın dengesini etkileyen en önemli unsurlardan biridir. Düz
dipli kaplar gövdeyle açılı şekilde birleşeceği ve bu da termal stresi karşı
dayanısızlık getireceği için, genellikle pişirme kaplarında düz dip yerine
yuvarlak forma sahip dipler tercih edilir. Bu aynı zamanda, kabın alevlerle
temas eden yüzey alanınını da arttıracaktır. Baş üzerinde taşınan su taşıma
kaplarında iç bükey dipler görülebilir.
Şekiller/Fotoğraflar:
1.
Kapların kullanım alanlarına ilişkin sınıflandırma (Rice, 1987, s. 209, Şek.
7.1)
2.
Kap gövdesinin bölümleri (Ökse, 2012, s. 112, Şek. 70)
3.
Çeşitli kap biçimlerine ait bölümler (Rice, 1987, s. 213, Şek. 7.2)
4.
Ağız ve dudak formları (Rice, 1987, s. 214, Şek. 7.3)
5.
Kapların işleve yönelik sınıflandırılmasında kullanılan oranlar (Rice, 1987, s.
216, Şek. 7.4)
6.
Kap profiline ilişkin belirleyici noktalar (Rice, 1987, s. 218, Şek. 7.5)
7.
Kap tanımlamada kullanılan geometrik hacimler (Rice, 1987, s. 219, Şek. 7.6)
8.
Geometrik hacimlerin hesaplanmasında referans alınan ölçümler (Rice, 1987, s.
221, Şek.
7.6)
Kaynakça:
1.
Rice, P.M, Pottery Analysis, A Sourcebook. The University of Chicago Press,
Chicago and
London,
1987
2.
Ökse, A.T., Arkeolojik Çalışmalarda Seramik Değerlendirme Yöntemleri. Arkeoloji
ve Sanat Yayınları, İstanbul, 2002.
3.
Ökse, A.T., Önasya Arkeolojisinde Çanak Çömlek. Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul,
2012.
Etiketler:arkeoloji,anadolu,likya,pisidya,pamfilya
hellenisitk çağ seramiği,
roma seramiği,
seramikte form,
tanımlama
Friday, March 18, 2016
Hasankeyf Avrupa’nın tehlike
altındaki yedi kültür mirasından biri
Avrupa’nın önde gelen kültür
mirası kuruluşlarından Europa Nostra ile Avrupa Yatırım Bankası Enstitüsü
(EIBI), 2016 yılına ait ‘Avrupa’nın
En Tehlikedeki Yedi Kültürel Mirası’ listesini ilan etti.
Listede Hasankeyf de var.
Fotoğraflar: DHA
Venedik’te düzenlenen toplantıda
ilan edilen listede yer alan Hasankeyf, yüzlerce arkeolojik kalıntı ve endemik
türü barındırıyor ve yapımı süren Ilısu Barajı’yla sular altında
kalacak. Hasankeyf’in sular altına kalmasına yol açacak kanun tasarısı ocak
ayı sonunda Meclis’ten geçmişti. Tasarıya göre baraj
ve hidroelektrik santrali (HES) kurulacak, Hasankeyf ilçe merkezi başka bir
yere taşınacak.
Arkeofili.com’da
yer alan habere göre Europa Nostra ile Avrupa Yatırım Bankası
Enstitüsü, önümüzdeki aylarda, seçilen yedi yeri ziyaret edecek ve ilgililerle
görüşecek. Kültür mirası ve finans uzmanları da ziyarete katılacak, fon desteği
için çaba gösterecek.
Liste
tarih, arkeoloji, mimari, koruma, proje analizi ve finans uzmanlarından oluşan
bir heyet tarafından 14 kültür mirası arasından seçildi. Listede yer alan diğer
yerler şöyle: Ermenistan’daki Ererouyk arkeolojik sit alanı ve Ani Pemza köyü,
Estonya’daki Patarei Deniz Kalesi, Finlandiya’daki Helkinski-Malmi Havalimanı,
Fransa’daki Colbert Swing Köprüsü, Sakız adasındaki Kampos ve İspanya’daki
Padua San Antonio Manastırı.
‘Bu alanların parlak bir geleceği olmalı’
Programın
amacı, eylemleri kolaylaştırmak ve ‘örnek
olmak’ ilkesini
yaygınlaştırmak. Europa Nostra Başkanı ünlü tenor Plácido Domingo,“Bu
liste ile geri dönüşü olmayacak şekilde kaybolma tehlikesi içinde bulunan
yerlere dikkat çekiliyor. Bu sitlerin yerli halkı miraslarını korumak konusunda
kararlı ve yaygın desteğe ihtiyaçları var” diye konuştu.
Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spordan sorumlu Avrupa Komisyonu Üyesi Tibor Navracsics de “Amacımız, yerli halkların kültür
miraslarını keşfetmeleri ve yaşatmalarında söz sahibi olmalarını sağlamak. Bu,
insanları bir araya getirmenin, açık, hoşgörülü toplumlar yaratmanın en iyi
yollarından biri ve bu husus, bugün her zaman olduğundan daha büyük ve yaşamsal
öneme sahip” dedi.
TARİHİ SABUNLA SİLİYORLAR
Muğla Beşparmak Dağları’ndaki bazı maden ocaklarının,
SİT alanı gibi engellere takılmamak için 8 bin yıllık tarihi kaya resimlerini
sildikleri iddia edildi
Muğla ve Aydın arasında
yer alan ve antik çağda Latmos olarak isimlendirilen Beşparmak Dağları, 1994'te
Alman arkeolog Anneliese Peshlow tarafından bulunan kaya resimleriyle, son
yılların en büyük tarih öncesi arkeolojik buluntularına ev sahipliği yapıyor.
Latmos'ta sadece kaya resimleri değil, Zeus Tapınağı gibi birçok arkeolojik
yapı da bulunuyor. Ayrıca bölge birçok endemik bitki türlerini de barındırıyor.
8 bin yıllık resimler
Büyük tarihi öneme sahip Latmos'taki büyük granit kaya kütlelerinin korunaklı bölümlerine çizilen ve günümüzden yaklaşık 8 bin yıl öncesine tarihlenen eşsiz kaya resimleri, ardı ardına açılan maden ocakları nedeniyle büyük tehlike altında.
Yok edici yöntemler
Tepkiler sonucunda kısa süre önce harekete geçen Aydın Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, Latmos'un Aydın ili sınırlarında kalan kısmında işletilen taş ocaklarının faaliyetlerini durdurdu. Ancak Latmos'un Milas sınırları içerisinde faaliyetlerine devam eden maden ocakları, yöre halkından ve çevrecilerden tepki toplamaya devam ediyor. Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Havva İşkan Işık, maden ocaklarının sit engeline takılmamak için bazı yok edici yöntemler kullandığını söyledi. Işık, bu kaya resimlerinin taş ocaklarının sahipleri tarafından silindiğini iddia ederek, "Kültürel varlıklarımızı kaybediyoruz. Bafa Dağları'nda inanılmaz büyüklükteki alanlara taş ocağı izni verildi. Bu taş ocaklarında çalışma izni alanlar, 'SİT, koruma alanı' denilen o probleme takılmamak için bu görünen kaya resimlerini arap sabunuyla, süngerle ve zımparayla yok ediyor" diye konuştu.
İdam geri gelsin
"Resimleri yok edenlere idam cezası verilmeli" diyerek sert bir tepki gösteren Işık, "Çocuk tecavüzcülerine, kadına şiddete ve kültür varlıklarına zarar verenlere idam cezasının geri dönmesinden yanayım. Belki biraz sert konuştum ama beni anladığınızı biliyorum. Çünkü muhtemelen ya bahar aylarındaki şölenleri ya da daha büyük olasılıkla evlilik törenlerini resmeden bu eşsiz değerlerimiz yok oluyor" dedi.
VOLKAN YILDIZ
8 bin yıllık resimler
Büyük tarihi öneme sahip Latmos'taki büyük granit kaya kütlelerinin korunaklı bölümlerine çizilen ve günümüzden yaklaşık 8 bin yıl öncesine tarihlenen eşsiz kaya resimleri, ardı ardına açılan maden ocakları nedeniyle büyük tehlike altında.
Yok edici yöntemler
Tepkiler sonucunda kısa süre önce harekete geçen Aydın Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, Latmos'un Aydın ili sınırlarında kalan kısmında işletilen taş ocaklarının faaliyetlerini durdurdu. Ancak Latmos'un Milas sınırları içerisinde faaliyetlerine devam eden maden ocakları, yöre halkından ve çevrecilerden tepki toplamaya devam ediyor. Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Havva İşkan Işık, maden ocaklarının sit engeline takılmamak için bazı yok edici yöntemler kullandığını söyledi. Işık, bu kaya resimlerinin taş ocaklarının sahipleri tarafından silindiğini iddia ederek, "Kültürel varlıklarımızı kaybediyoruz. Bafa Dağları'nda inanılmaz büyüklükteki alanlara taş ocağı izni verildi. Bu taş ocaklarında çalışma izni alanlar, 'SİT, koruma alanı' denilen o probleme takılmamak için bu görünen kaya resimlerini arap sabunuyla, süngerle ve zımparayla yok ediyor" diye konuştu.
İdam geri gelsin
"Resimleri yok edenlere idam cezası verilmeli" diyerek sert bir tepki gösteren Işık, "Çocuk tecavüzcülerine, kadına şiddete ve kültür varlıklarına zarar verenlere idam cezasının geri dönmesinden yanayım. Belki biraz sert konuştum ama beni anladığınızı biliyorum. Çünkü muhtemelen ya bahar aylarındaki şölenleri ya da daha büyük olasılıkla evlilik törenlerini resmeden bu eşsiz değerlerimiz yok oluyor" dedi.
VOLKAN YILDIZ
Etiketler:arkeoloji,anadolu,likya,pisidya,pamfilya
arkeoloji,
kaya resimleri,
latmos,
muğla,
sit,
sit koruma alanı
Datça'da tarihi Rum Kilisesi'nin bahçesinde insan kemikleri bulundu
·
Muğla'nın
Datça ilçesinde kültür evine dönüştürülmek üzere restorasyon çalışmalarına
başlanan 19. yüzyıldan kalma Rum Kilisesi'nin bahçesinde yapılan kazılarda
mezar, kafatası ve kemik parçaları bulundu.
Datça
Belediyesi'nin Güney Ege Kalkınma Ajansı'ndan (GEKA) 455 bin lira destekle
hazırladığı "Hızırşah Yaşayan Tarih, Kültür ve Sergi Evi ile Kültür
Rotası" Projesi kapsamında, ilçeye 6 kilometre uzaklıktaki Hızırşah
Mahallesi'ndeki Rum Kilisesi'nin restorasyon çalışmalarına başlandı.
Muğla
Büyükşehir Belediyesi ve Datça Yerel Tarih Derneği'nin de ortağı olduğu proje
kapsamında, tarihi binanın yoldan arka cephesinde çevre düzenleme çalışması
yapan işçiler, çalışmalar sırasında kafatası ve kemik parçalarına, yaklaşık iki
metre uzağında ise bir mezara rastlayınca durumu Marmaris Müze Müdürlüğü'ne
bildirdi.Bölgeye gelerek çalışma başlatan Marmaris Müzesi Müdürlüğü
yetkilileri, ortaya çıkan kafatası ve insan kemiklerini incelemeye aldı.
Bakanlık tarafından görevlendirilecek uzman ekipler tarafından Bizans dönemine
ait olduğu tahmin edilen mezarın da açılarak inceleme yapılması bekleniyor.
BÖLGEDE YÜRÜTÜLECEK PROJE
1924
ve 1932 yılları arasında yaşanan mübadele sonrasında kaderine terk edilen ve
1970'de belediyenin mülkiyetine geçen tarihi kilise, uzun yıllar çeşitli
kazılarda bulunan tarihi eserlerin konulduğu depo olarak kullanıldı.
Bakımsızlık nedeniyle harabeye dönen kilise, Datça Belediyesi tarafından
hazırlanan proje kapsamında restore edilerek arkeolojik eserlerin sergilendiği,
fotoğraf, resim sergilerinin açıldığı ve kültür organizasyonlarının
yapılabileceği bir kültür evine dönüştürülecek.
Knidos'tan
çıkan eserlerin sergilenebileceği bir müze olmaması nedeniyle sıkıntı yaşanan
Datça'nın bu açığı da kapatılacak. Restorasyon bütçesinin yüzde 75'i GEKA,
kalanı ise Datça Belediyesi ve Muğla Büyükşehir Belediyesi tarafından
karşılanacak.
AA
Etiketler:arkeoloji,anadolu,likya,pisidya,pamfilya
arkeoloji,
datça,
geka,
muğla,
rum kilisesi
Subscribe to:
Posts (Atom)