Home

Sunday, December 20, 2020

BAZİLİKA NEDİR?


    Roma Cumhuriyet ve İmparatorluk Dönemi’nde mahkeme salonu, ticaret ve halk toplantı salonu olarak da kullanılan yapıdır. Genellikle agoraların bir kenarı boyunca yer alırlardı. Çoğu kez iki kat seviyesinde,dikdörtgen bir plana sahip olan bazilikalar hukuki işlerin dışında borsa spekülatörlerinin,toptancıların, bankerlerin kullanabildikleri yapılardı. Bazilikanın bir diğer işleviyse hükümet konağı olarak kullanımıydı. İkincisi kullanımı haç şeklindeki orta alanı ve koridorları olan kilise plan tipi ve son olarak resmi törenler için Papa tarafından yetkilendirilen büyük kilise. Roma Döneminde, yargı ve ticaret amacıyla kullanılan, çoğunlukla üç bölüme ayrılmış; yarım, dairesel bir ya da iki apsisi dikdörtgen  bir planı olan yapı, toplantı salonu hizmeti de verir.

Bazilikanın bir diğer tanımı ise üstü kapalı dikdörtgen biçiminde, içte bir ya da çift sütun dizileriyle nef ve koridorlara bölünmüş apsisli ya da apsissiz yapılara denir. Roma mimarisine özgü bir yapı tipi olan Bazilikalar çok işlevli yapılardır. 

Roma Dönemi Bazilika Örnekleri

The Basilica of Maxentius and Constantine (Basilica Nova)


Pompeii

Roma Ulpia

Asyatik Bazilika nedir?

Anadolu’da Roma egemenliğinin öncesinde de köklü bir mimari anlayış ve gelenek oluşmuş durumdadır. Kanonik formlar ve ölçüler yüzyıllar boyunca yerleşmiş ve kullanılmıştır.  Bölgenin Roma egemenliği altına girmesi ile birlikte bu mimari miras tamamen terk edilmemiş fakat değişime uğramıştır. Roma egemenliği altında Anadolu‟ya gelen sadece yeni inşaat teknikleri değildir; aynı zamanda yeni fikirler ve formlar da gelmeye başlamıştır. Bu yeni fikirlerden olan bazilika mimarisi de aynen alınıp kullanılmamış, taklit edilmemiştir. Onun yerine yeni fikirler daha eski gelenekler ile harmanlanmış ve ortaya yeni bir form çıkarılmıştır. Romalı bir fikir olan bazilika yapısı, Hellen mimari geleneğinin devamı olarak inşa edilmiş ve sonuçta ortaya, Hellen ve Romalı düşünce ve formlarının uyumlu birlikteliğinin bir sonucu olan Asyatik bazilikalar çıkmıştır. Asyatik Bazilika ifadesi Stinson tarafından kullanılmıştır. Batı Anadolu kentlerinde görülen bu tip bazilikalar, Roma Bazilikasından gelişmiş olmasına rağmen Kıta Yunanistan ve İtalya’da ki bazilika örneklerinden farklıdır. Batı Anadolu’da yaygın olan geleneksel yapı formları ve anlayışı terk edilmeyerek mimari geleneğin devamlılığı sağlanmıştır. Asyatik Bazilikaların, Batıdaki örneklerinden ayrılmasını sağlayan, ortak özellikleri ince, uzun oranları, yapının bir ya da iki ucuna eklemlenmiş dikdörtgen mekanlar ve Batı bazilikalarında görülen, yapının dar uçlarındaki sütunla çevrilmiş alanların, ambulatorium  olmayışıdır. Bunun sonucunda da her iki uçta bulunan dikdörtgen mekanlar yapının ana alanından koparılmamış ve böylece en azından orta nefe hakim bir konuma yerleştirilmişlerdir.

Geç Antik Çağ’da  ''BAZİLİKA'' Kavramı

    Hıristiyanlık İmparatorluğun resmi dini olur olmaz, hem işlevsel hem de simgesel açıdan kamusal tapınmaya uygun bir yapı tipinin tasarlanması sorunu ortaya çıkmıştır. Büyük kitleleri barındıracak ve ayinleri yapacak kapalı mekanlara gerek duyuluyordu. Eski tapınak formunun kullanılmayacağı açıktı. Bu durum İki yönden uygun  değildi. Birincisi bu yapılar büyük insan topluluklarının içine alabilecek iç mekanlara sahip değildi. İkincisi Pagan tanrılarına ve Roma imparatorlarına dair simgelerle doluydu.     Bu yüzden kilise yetkilileri din dışı kamu yapılarına yöneldiler. Dolayısıyla büyük halk topluluklarını içine alabilecek yapı tipi olan Bazilikaya yöneldiler. Bazilika başlangıçta kamusal toplantılar için tasarlanmıştı; dünyevi adalete bağlı adil yönetimin simgesi olması nedeniyle olumlu bir simgeydi. Ayrıca eksenli mekan organizasyonuna sahip olan bazilika ilginin sunak üzerinde odaklanmasını sağlayan bir yapı tipiydi.

Tuesday, April 26, 2016

Ambon



Ambon: Genellikle bemanın dışında diakon tarafından kutsal kitaptan okumaların yapıldığı, orta nefte orta aksın güneyinde yer alan unsurdur. Farklı formları vardır., bazı örneklerde tek bazılarında ise çift merdiven kullanılmıştır. Bazı örneklerde merdiven yelpaze şeklindedir.



Ayasofya



Monday, April 18, 2016

Sagalassos




Sagalassos



Sunday, April 3, 2016

Sagalassos’un Kısa Tarihçesi




     Sagalassos Türkiye’nin güneybatısında, Burdur’un Ağlasun ilçesinde yer alır. Antalya’dan yalnızca yaklaşık 100 km uzaklıktadır. Antik kent dağ eteklerine, denizden 1450 ile 1600 metre yükseklik arasına kurulmuştur. Güneyinde Akdeniz, kuzeyinde Anadolu platosu yer alır. Hemen doğusunda 2271 metredeki zirvesiyle Akdağ yükselir. Antik kentin civarında pekçok verimli ova vardır. Bunlar zamanla kent topraklarına dahil olur. Bunlardan en önemlisi ve Sagalassos idaresine ilk katılan (MÖ 2. yüzyıl başında) Burdur Ovasıdır. Böylece kentin tarım alanı büyük ölçüde genişler ve bu durum ileriki yıllarda Sagalassos’un Anadolu Roma yol ağına bağlanmasına olanak sağlar. Ardından, Augustus Dönemi’nde Bağsaray ve Çelitkçi vadileri de kentin idaresi altına girer.

Saturday, March 26, 2016



            Bu bölümde Yunan sanatında taşheykellerin ortaya çıkmasında doğunun etkisi ve rolü irdelenecektir. Yunanheykeltıraşlığının ilk evresi olan Arkaik Dönem’de normal insan boyutunda veyadaha büyük taş heykellerin üretimine başlanmıştır. Bugüne kadar elde edilenbuluntulara göre heykel boyutunun uzatılmasına yönelik ilk gayretler 7. yüzyılınortalarına doğru başlamıştır. İlk heykellerde daha çok erkek tasvirlerine ağırlıkverildiği dikkat çekmektedir. Kuros ismi verilen bu erkek heykellerinde ortaközellik; frontal şekilde dik ayakta durmaları, genelde soldaki olmak üzerebacaklardan birisi öne atılmış olması, kolların yanlardan aşağı doğru bırakılmasıve ellerin yumruk şeklinde sıkılmasıdır. Genellikle çıplak betimleme egemen olsada nadiren giyinik kuroslara da rastlanmaktadır. Vücut ağırlığı her iki bacak tarafındaneşit şekilde taşınmaktadır. Saçlar dik ya da yatay hatlardan oluşan çizgilerlebaşın üzerine bir peruk gibi oturtulmuştur. Arkaik dönemin bu genel kurostipolojisini anlamak açısından New York kurosu güzel bir örnektir. Samos’tanfildişi figürin veya Delphi’den bronz figürin, frontal ayakta durur şekildebetimlenmeleri, merdiven şeklinde yatay hatlardan oluşan ve peruk gibi başınüzerine yerleştirilen saç, her iki yanda yumrukları sıkılı şekilde indirileneller, kuros heykelleri için tanımlamaya çalıştığımız tipin 7. yüzyılın ortalarınadoğru hâlihazırda Ege’nin her iki yakasında tanındığına işaret etmektedir.Ancak bu örneklerin normal insan boyutunun çok altında olduğunu ve bu nedenlehenüz figürin sınıfına dahil oldukları göz önünde bulundurulmalıdır.

Sunday, March 20, 2016

S. Mitchell, “Erken İmparatorluk Döneminde Romalılar ve Yahudiler: Paganlık, Yahudilik ve Hıristiyanlık Arasındaki Sınırlar Üzerine Düşünceler” (Türkçe çev. T. Kaçar), Arkeoidea 8 (2010), s. 7-20

Erken İmparatorluk Döneminde Romalılar ve Yahudiler: Paganlık, Yahudilik ve Hıristiyanlık Arasındaki Sınırlar Üzerine Düşünceler[1]
Stephen Mitchell[2]
(Çeviri: Turhan Kaçar)[3]